Cevap
− Okumuşsunuz diyebilmenizi tercih ederdik Üstadım...
Üstad
− “Keşke” diyebilseydim!..
Cevaplar
− Keşke!!!
− Sizin ilminizi, taklidî dahi olsa değerlendirmek isterdik...
− Mukallitlikten çıkış, daha önce birbirinden bağımsız olarak düşündüğü her olay ve birimin aslında tek bir sistemin yansımaları olduğunu idrak etmesiyle başlar... Bunun hemen ardından gelen ise, o zamana kadar nasıl yanılmış olduğunu anlayan birimin hüsranıdır diye düşünüyorum...
− Üstadım, umut edebilir miyiz en azından...
Üstad
− Anlıyorum... Size bildiğiniz bir hikâyeyi tekrarlayayım...
Delikanlı çok istiyormuş Allâh Rasûlü Efendimiz’i rüyada görmeyi...
Bir gün ehil olduğunu düşündüğü bir zâta gidip bu arzusunu anlatmış!..
Demiş o zât:
− Ne dersem yapar mısın?..
− Elbette, ne dersen yaparım!..
− Öyle ise buradan çıkınca köşedeki kasaba git; yarım kilo pirzola al... Eve git, akşam yemeğinde onu güzelce kızart, üstüne kekik, karabiber, tuz ek ve bütün açların ruhu şâd olsun de ve ye!.. Sonra da sakın üstüne su içme uyuyana kadar... Yatmadan evvel de dua et, ben Rasûlullâh’ı göreyim diye!.. Yarın gel bana anlat ne gördüğünü...
Genç adam aynen denilenleri yapmış...
Gece rüyasında bir çağlayanın aktığı gölde bulmuş kendini... Sulara atlamış ve yüzmeye başlamış... Kenarda hûri gibi kızlar… bu arada tatlı mı tatlı göl suyundan içiyormuş...
Ertesi gün, gelmiş hocaya delikanlı ve gördüklerini anlatmış...
Hoca buna yorum yapmış:
− Evladım sen suya kanmıştın, rüyanda su gördün!.. Eğer suya yandığın gibi Rasûlullâh’a da yanarsan, elbette ki onu da görürsün!..
Biz acaba suya yanan kadar, bu konuda hakikati aramaya yanıyor ve gereğini yaşıyor muyuz dersiniz?..
Cevaplar
− Hayır diye düşünüyorum... Rasûlullâh yandırmadıkça yanabilir miyiz??..
− Suyun metabolizma için yararını bilgi yollu öğreneni HARARET BASMAZ!.. Bünyenin kendisi susuzluk hissettiğinde hararet olur...