Temelde, görüntüyü sağlayan video kartın, ses kartın, iletişim araçların hep hard diskinin kapasitesiyle orantılıdır... O kapasite yetersiz ise, video kartının gelişmişi orada kendini gösteremez; yüklenemez… daha başka özellikler de!..
Olay, beynini kullanmaktan; mazeretlerden geçmekten, sistemin gereğini uygulamaktan geçer!..
İnsanca duygular ve insanca düşünme, kozalıların ilkel yaşantılarından başka bir şey değildir!..
İsa (aleyhisselâm)’ın şu uyarısına dikkat edin:
“Sen insanca düşünüyorsun; Allâh gibi değil!..”
Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’ın şu uyarısını da “ahmak”lar veya “aptal”lar gibi değerlendirmeyin sakın!..
“Allâh’ın ahlâkıyla ahlâklanın!..”
“ALLÂH” adıyla işaret edilen, evren içre evrenler ve içlerindeki tüm oluşumları yaratanın “ahlâk”ı ne ola ki?..
Bunu adam gibi bir düşünsenize, eğer düşünebilecek kapasite var ise; yeterli veritabanı bulunuyorsa beyninizde!..
Ahmaklar değerlendirir Hz. Muhammed’i kendilerince...
Aptallar değerlendirir Hz. Muhammed’i kendilerince...
Âlimler değerlendirir Hz. Muhammed’i kendilerince...
Ârifler değerlendirir Hz. Muhammed’i kendilerince...
Evliyaullâh değerlendirir Hz. Muhammed’i kendi mertebelerince…
Ahmaklar değerlendirir Hz. Muhammed’i... O ne büyük adamdı; çarşı-pazar dolaşıp, ailesiyle hâlleşir, çoluk çocuğuyla oynaşırdı; sökük diker, taş taşırdı!..
Aptallar değerlendirir Hz. Muhammed’i... Ne büyük Nebi’ydi!.. İnsanlara iyiliği tavsiye eder, sosyal yardım yaptırır, onları ne güzel idare ederdi... Kimseyi kırmazdı... Sekiz hanımı arasında hiçbirinin hakkını geçirmez; herkese her şeyin ortasını tavsiye ederdi... Ne mükemmel insandı!..
Âlimler değerlendirir Hz. Muhammed’i... Ne büyük Rasûl’dü!.. Allâh’ın elçisiydi; Allâh’ın emirlerini bizlere bildirdi... cenneti gördü, cehennemi gördü rüyasında ve insanlığı idare için ne güzel yollar koydu... Ama ne de olsa bir Nebi’dir!.. İnsandır!.. Söylemiş ve dedikleri tam olarak bize ulaşmamıştır; bize sadece Kur’ân yeter!.. Gerekirse, aklımızın yattığını Onun dediklerinden, kabullenebiliriz!.. Aklımız yatmazsa dediklerine, mantığımıza uymazsa dedikleri, onları bir yana koyar, Kurân’a döneriz!.. Mucizeleri mi? Onlar hadisle bize geliyor, aklımız almazsa, bir kılıfına uydurur, kenara koyarız!.. Biz iman değil, akıl dinine tâbiyiz!..
Âriflere gelince... Hz. Muhammed büyük adam değil, Hak’tır!.. O’nda konuşan Hak’tır!.. Tanrı, Muhammed sûretinde aşikâr olmuştur!.. Her şey Hak’tır; dolayısıyla o da Hak!.. Ben, sen, o, herkes Hak!.. Gerisi yok!.. O gün Hak, ondan öyle konuşmuş; bugün de bizden böyle konuşuyor!.. Her şey Hak ise beden de Hak!.. Öyleyse yok fazla bir fark Muhammed’le aramızda!.. Ben, sen, o, biz, siz, onlar hep Hak!.. Ama gene de Hz. Muhammed çok büyüktür!.. Âlemler onun için yaratılmıştır!.. (bunlar da mülhimedeki irfan sahipleri…)