“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” ile “zarar vereni öldürün” şeklindeki Rasûlullâh açıklamalarını iyi değerlendirmek gerekir...
Akrepten söz edip öldürebilir miyiz dendiğinde bu söylenmiştir, hatırladığım kadarıyla...
Yani, bir başkasının yaşamına zarar veren, veremez hâle getirilir; demektir bu!..
Öyle ise, İslâm Dini’ne göre, yani Sistem, uygulamada insanların başkalarına zarar vermedikleri sürece dilediklerini yapabilmesi esasına göre düzenlenmelidir!.. Bu olmadan, insan yaptığından mesûl tutulamaz ve mükâfat da alamaz!..
Herkes, kendi fıtratı doğrultusunda yaşayacak ve yaşadıklarının sonucuna da ulaşacaktır!..
Beşerî kanun ya da düzenlemeler, pek çok toplumda, “sisteme” göre düzenlenmediği için, zorlamaları beraberinde getirir ki, bu da ya bireysel çıkarlara dayanır, ya da şartlanmışlığa!..
İnsan bunları aşabildiği ölçüde kendi hakikatine yönelebilir...
Ve sistemli düşünce sonucu çelişkilerinin kalktığı nispette dinginleşir!..
Acaba ne demek istediğim açıklık kazandı mı?..
Peki şimdi çelişkisiz düşünmeyi nasıl elde edeceğiz?.. Bunun yolu ne olmalı?.. Bu konuda fikirleriniz nedir arkadaşlar?..
Cevap
− Çelişki için gelişmiş bir beyin şart...
Üstad
− ..., biraz daha açar mısın anlayabileceğim şekilde?
Cevap
− Denizler durulmaz dalgalanmadan... Şüphe, bilimin temel taşıdır!..
Üstad
− Ben konulara şüphe ile değil, nasıl ve nedenle yaklaşıyorum; bilim adamı kökenli olamadığım için sanırım!
Cevap
− Biz sizinle chat’te ancak 2 saati paylaşırız... Ötesi hayal...
Üstad
− Aynı özden gelen bizler, sözümüzle birliği nasıl yakalayabiliriz?..
Cevaplar
− Yakalayamayız...
− Üzerimizdeki Hilâfetin değerini iyi anlamamız gerekir!
− Samimiyet...
− İlim kendimize ait olmadıkça, bizler ilmin sadece dedikodusunu yaptıkça, çelişkilerden kurtulmamız mümkün değildir...