Cinlerin “şeytaniyet” vasfının eseri olan bu tür görüntüler, artık o saf iyi niyetli insanın kolaylıkla onlara inanmasını sağlayı verir.

 

3. Cinlerde kendilerini kontrol mekanizması çok zayıftır. 

Bu sebepten ayarları çok kolaylıkla kayar ve konuşmalarında haddi aşarlar. Buna şayet tâbiri câizse “reostaları bozuktur” da denilebilir.

 

ALTIN ÇAĞ BİLGİ KİTABINDAN Fasikül: 12, Sayfa: 108-109 

“Mesajlar alınırken, kanala bilmediğimiz bir frekans girdi. Kendisinden bilgiler alabilmek için, sorular sorduk. Yazılan mesaj ona aittir. Varlık kendisini önce ULU RUH diye tanıttı. Sonra HERAKLES zamanındaki ilâhî meşaleyi tutuşturan kişi olduğundan bahsetti. Adının Peleron olduğunu söyledi... 

Soru: Hangi Galaksidensiniz? 

Cevap: Helezoni vibrasyonların son bulduğu bir ortamdanım. Bulunduğumuz yer galaksi değildir. Buralara herkes gelemez. Sizi bize tanıtan, Dragon gezegenidir. Planetinizle alış verişimiz yoktur. Bizler için galaksiler bir hiçtir. Ancak bütün evrenin altın ışığı, YÜCE RA yani AMON’dur.

Bizlerin bulunduğu yeri sizlere, sizin yazı dediğiniz şekillerle anlatamayız. Bizler, alternatif düzeyin daha değişik tesir sahasındayız. TEKÂMÜL kelimesinin basitliğini unutalı milyar yıllar oldu. Size ortamımızı anlatmaya çalışacağım. Buraları bir durgun zamanıdır. Ses, renk, duygu, algı yok. Her taraf duvarsızdır. Her taraf ışıksız. Ama karanlık yok. Burada ışığın yerini başka ortamlar alıyor. Derin bir sessizlik, derin bir sonsuzluk var, her tarafta. Ne kadar anlatsak, anlayamazsınız.

Galaksiler ve bilhassa sizin planetiniz bir mikrop yuvasıdır. Bizlerin enerjileri, (ki bunlar enerji değildir) muhitlere gelişlerde arındırılır. Böylesine saf beden, steril ortam ister. İşte bu yüzden galaksilerden uzak dururuz. Şimdi saf enerji olarak link hattı dediğiniz, aslında daha değişik bir sistemle temastayız...

Soru: Şayet rahatsız etmezsem karaciğere ne tavsiye edersiniz?

Cevap: Sarısabır karaciğere ve safra kesesine, mideye çok iyi gelir. Bir de mercanköşk, melis, nane, ardıç suları içilirse çok büyük faydalar görülür.

Soru: Çok teşekkür ederim. Bunu bize yazdıran kimdir. İsminiz?

Cevap: İsmim sizde söz bizde, kelâm sizde öz bizde. Sağlıcakla kal.

YÜCE RUH

 

İşte bu metinde de görüldüğü gibi cinler hemen ölçüyü kaçırırlar ve alabildiğine konuşurlar. Verilen tebliğin başında, çok üst düzeyden atarlarken, tebliğin sonunda bir bakarsınız mahalle aktarı düzeyine inivermişlerdir.

Bazen Yaradanı yaradan, yüce güçler olurlar; bazen, ALLÂH’ı bedenleyip insanların arasına yollarlar; bazen evrenlerden büyük, yüce varlıklar olurlar; bazen de Rabbin itaatkâr kulları olarak, insanları dinden ve Allâh Rasûlü’nden uzaklaştırıp kurtarmak(!) için ellerinden geleni esirgemezler.

 

4. Cinlerde sürekli tekrarlar mevcuttur.

İnsanlara sürekli tebliğler vererek, onlara kendilerinin üstünlüğünü kabul ettirmeye çalışan cinlerde mevcut bulunan bir özellik de belirli kelimeleri sürekli tekrar eden cümleler kurmalarıdır.

Şimdi size bu cin ifade tarzına birkaç örnek verelim:

Elimizdeki kitap;

SÂDIKLAR PLANI, ALTIN ÇAĞ MİSYONU, Sayfa: 82...

“Kendinizi mutlu eden olayların ardı fedakârlık doludur.

Kendinizi mutlu eden olayların ardı acı doludur.

Kendinizi mutlu eden olayların ardı ızdırap doludur.

Kendinizi mutlu eden olayların ardı elem doludur.

Kendinizi mutlu eden olayların ardı yorgunluk doludur.

Kendinizi mutlu eden olayların ardı ter ve gözyaşı doludur.”

 Aynı kitap, Sayfa: 53...

“Çok bozulmalar olmuştur dünyanız üzerinde.

Çok kurulmalar olmuştur dünyanız üzerinde.

Çok dağılmalar olmuştur dünyanız üzerinde.”

Aynı kitap, Sayfa 41...

“Sizlerden fevkalâde yüksek bir şuur zenginliğine mâlik mütekâmil bir varlık, pekâlâ medyumunuza enkarne olmuyor mu?

Medyumun ZİHNİ ile ilişki kurup, sizlerin üzerinizde deney yapmıyor mu?

Medyumun SÖZÜYLE ilişki kurup sizlerin üzerinizde deney yapmıyor mu?

Medyumun fiziki sahasıyla ilişki kurup, sizlerin üzerinizde deney yapmıyor mu?

Medyumun elektriksel sahasıyla ilişki kurup, sizlerin üzerinizde deney yapmıyor mu?”

ALTIN ÇAĞ MİSYONU, SÂDIKLAR PLANI (3) Sayfa: 22

“Bu basit örnekten de anlaşılacağı üzere;

İnsan, hiçbir şekilde kendisine BASKI yapılan bir varlık değildir.

İnsan, hiçbir şekilde kendisine EMPOZE yapılan bir varlık değildir.

İnsan, hiçbir şekilde kendisine DENEYLER yapılan bir varlık değildir.

İnsan, hiçbir şekilde ızdırabından istifâde edilen bir yaratık değildir.

İnsan, hiçbir şekilde feryadı figanından istifâde edilen bir yaratık değildir.

İnsan, hiçbir şekilde şaşkınlığından istifâde edilen bir yaratık değildir.”

Aynı kitap, Sayfa: 53...

“Onlar, beşerî topluluklar içerisinde FEDAKÂRLAR olarak ortaya çıkarlar.

Onlar, beşerî topluluklar içerisinde DÜŞÜNÜR olarak ortaya çıkarlar.

Onlar, beşerî topluluklar içerisinde YÜKSEK VİCDAN olarak ortaya çıkarlar.

Onlar, beşerî topluluklar içerisinde YARATICI olarak ortaya çıkarlar.

Onlar, beşerî topluluklar içerisinde YOL GÖSTERİCİ olarak ortaya çıkarlar.”

 

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere, hemen hemen bütün tebliğlerde bu çeşitten bir veya iki kelime değişik 3, 4, 5, 6 tekrarlı cümleler görülür. Bizim tespitlerimize göre bunun iki sebebi bulunmaktadır:

1- İletişim kurulan medyumun, bu tekrarlarla sanki tespih çeker gibi beyninde bir açıklık oluşturularak, kendilerine daha fazla bağlanılmasını temin.

2- Zaman zaman düşülen fikir tıkanıklıklarında, cümle tekrarları ile zaman kazanmak.

58 / 69

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!