Boyutsallık derinliği nerede?..
“İlm-i ezel” nerede?..
Yazan kalem ne?..
Yazılan veya yazılmış olan nesne ne?..
Madde ötesi “ervâh” boyutunun, “genetik” zincir ve bu zincirin halkaları ile ilişkisi ne ve nasıl?
Nerede başlayıp nerede bitiyor bu zincir ve biz hangi halkasındayız?
Bir yumurta hücresi iken, bu yaştaki özelliklerim, orada belli de...
Peki, o hücre oluşmadan önce, tüm yazgım nerede yazılıydı ki; benden (bize göre) asırlar önce yaşamış olan biri, mesela benim, dünyaya gelip, işlevimin ne olacağını nasıl biliyordu?
Peki ya Nostradamus bazı bilgileri nereden alıyordu?..
Kaynakları neydi veya nasıl bir şeydi; nasıl, neyle, nereden ediniyordu?..
“Dışarı”daki veya “dışarımız”daki “Ötekiler” kimler? “Dışarısı” nire?
Yarın bu boyutu terk edince, “kimler”in arasında veya içinde yer alacağız? O zaman “dışarısı” veya “dışarımız” nire olacak?
Bu “ötekiler”, eskiden “cin” diye adlandırılmış olanlar mı yalnızca?.. Yoksa, bu isimle, çok geniş bir skaladaki canlı-şuurlu varlık türleri anlatılmak isteniyor da; biz, anlayış sınırımız dolayısıyla, bu ismi, özel bir türe mi hasrediyoruz? Öyle ise “dışarıda” daha kimler var?
Milyonlarca dünyamızı, içine alıp buhar edecek olan cehennemin içinde yaşayan, “ötekiler” kimler, yapıları nasıl? Şu anda, her yönümüzle içlerinde, aralarında yaşadığımız diğer “ötekiler” kimler?..
Galaksideki yüz milyonlarca, cehennemde yaşayan “ötekiler”!..
Ve daha... İnsanların cennetleri ötesinde; bu kavramlar kendileri için bir değer ifade etmeyen “ötekiler”!
Dostlarım... Yarın, anı kırıntısı kadar dahi değer taşımayacak bir dünya yaşantısından geçip, hayalinizin kapsayamayacağı kadar sonsuzluğa uzanan yaşam biçimi içine doğru yolculuk etmekteyiz... Ne geldiğimiz âlemin başını kavrayabiliyoruz, ne de geçeceğimiz boyutun sonunu! Tüm bağlı oldukların, kopamadıkların uğruna tüm yaşamın boyunca her şeyini feda ettiklerinden ayrılarak, bambaşka bir boyutta, bambaşka “ötekiler” arasında yerini alıp; Dünya’da edindiğin sermayeye göre yaşamını sürdüreceksin...
Şimdi iyi düşün bu gerçekler ışığında... Ne kadar hazırsın bu yaşama?.. “Yazgın” sana neleri kolaylaştırmış? Bu şartlara hazırlanmayı mı; yoksa aksini mi? Hazırlanmayı kolaylaştırmış ve hazırlanabiliyorsan; ne mutlu sana saîd dostum!.. Hazırlanamıyorsan; o takdire de diyecek bir sözüm yok!..
18.3.1999