-
Allâh sistemidir ki: Bir yerden “hakikat”i dillendirirse, ehil olmayanlara ulaşmaması için, diğer taraftan da “molla kasım”ları konuşturur.
-
Beyin dillendirdiklerini yürürlüğe sokmak üzere programlıdır. Dikkat edin! Ağzınızdan çıkanı ergeç yaşarsınız! “Aklıma da gelmişti” budur!
-
Bakara Sûresi 284’te yapılan kesin uyarı sadece yaptıklarınızın değil düşündüklerinizin dahi sonuçlarını beyninizin devreye soktuğunu anlatır.
-
Beyindeki düşündüğünü bir sonraki aşamada devreye alma, uygun şartlar oluşursa da uygulama mekanizması Allâh’ın “El Hasiyb” ismi özelliğidir. Bu sebepledir ki, her aklınıza geleni detaylandırmayıp, gerekirse başka şeye yönlendirip, sizi üzecek olaylar yaşamaktan kendinizi koruyun.
-
Cuma demek, dilini ve beynini gıybet ve dedikodudan korumak demektir. Başkalarının eleştirisiyle nefesini harcamamaktır.
-
Allâh’ın o fiili işlemeleri için yarattıklarını nasıl eleştirdiğimizi bir düşünebilsek; “Sizi de fiillerinizi de Allâh yarattı” âyeti varken.
-
“Kişiye günah olarak dili yeter” hadisini düşün. Allâh seni kendini tanımak yerine başkalarıyla uğraşmak için yarattıysa vay hâline!
-
Takdire rıza imtihanının en zoru, en yakınlarının başına gelen musibetledir. Yaratan Allâh dilediğini yapar, nokta; diyen kazanır.
-
Meşgûliyetine bak, ne için yaratıldığını anla. Boş hayallere kapılıp olmayacak şeyler umma! Şiddet için yaratılmıştan merhamet umma.
-
Aşk Ateştir! Eritir; Kavuşturur; Bütünleştirir; Bir’leştirir.
-
Allâh’ın tüm El Esmâ (isimlerinin) özelliklerini her an açığa çıkaran beynin ne kadar muhteşem ve muazzam bir yapı olduğunun farkında mıyız?
-
Beyninizi ne kadar tanıyorsunuz ve neler yapabileceği konusunda ne kadar bilgi sahibisiniz? İMAN ve AŞK beyin için niçin çok çok önemli?
-
Ömrünüz Hayy’dan HÛ’ya geçip giderken, Rahmanî potansiyelinizin farkında mısınız? Onu ne kadar değerlendiriyorsunuz bunca dünya gailesinde?
-
Kabullerinin esirisin!
-
Farkında olmadan edindiğin şartlanmaların kabullerini oluşturmuş. Seni yakan her şey kabullerin yüzündendir.
-
“ALLÂH” demekte her bir zerreniz; farkında mısınız?
-
İnsanlar sevgiyle kucakladığında gözlerinden yaş geliyorsa, yolculuk sanma uzak, anla artık!
-
Kendi derinliğindeki hazineyi keşfetmekten âciz olan, denizin derinliğindeki balıkları keşfetmekte tatmini arar!
-
Kalpleri uyandıran ses ve söz ilâhi sesleniştir. Allâh uyandırmak istediklerine o sesi duyurur, Gönlüne o sözü nakşeder, Diline dolar!
-
Seni senden alan, aslını hatırlatan, kavuşma iştiyakı ile AŞK ateşinde yakan sesleniş Rabbinden hediyedir. Ne mutlu seslenişi değerlendirene!
-
Öfke ve sızı! Derininde sızılar oluşur insanın, geçmez kolay kolay; bazen de hiç! Her kendi kendine kaldığında kanar. Umduğunu başaramadığından! Hatırladıkça kızar başarısızlığına, kızar kendi kendine, kimselere duyurmadan. Zaman zaman da öfke patlaması yaşar! Bilemezler nedenini! Kimseyle değil kendiyledir kavgası. Doğru yaptım sanısıyla kabullenemez başarısızlığını. Affedemez de kendini. Patlar! İstifa eder! Büyük oynamak, büyük hedefler peşinde koşmak, gaza gelip dar alanda sınırsızlığa soyunmak çoğunluk için Hüsran şarkısını dinlemekle sonlanır. Allâh hepimizi hazmedebileceğimiz, üstesinden geleceğimiz işlere soyundursun, dertlenip Hüsran şarkıları dinlemekten korusun!
-
Yanlışını anlamamakta ve düzeltmemekte ısrarlı olan, hâl diliyle ben bunun için ve sonuçlarını yaşamak için varım, demektedir. Anla Artık!
-
Potansiyelde (Rahmaniyet’te) birimden söz edilmez. Birimden söz etmek kompozisyonlardan söz etmektir ki hiçbiri diğerinin aynı değildir. Hiçbir “Ahmed” diğerinin aynı olmaz! Her birinin kompozisyonu ve kapsamı farklıdır. Aynı potansiyelden diye aynı sanmak gaflettir. Tasavvufta farktan sonra cem (tek görme) olduğu gibi, tekten sonra farkı fark etme de vardır ehli bilir. Yolda kalmışlar cemden ötesini bilmez.
-
İslâm’ı bilmeyen, dinin geliş nedenini anlamamış insanların, RTE, İŞİD bahanesiyle dindarlara saldırmaları yalnızca değer kayıplarını arttırır.
-
Kur’ân sana kendi hakikatini fark ettirmek için gelmiş bilgi kitabıdır. Rasûlullâh sana ayna olup kendindeki hakikatin sende bulunduğunu söyler. Rasûlullâh’ın verdiği mesajı anlamayanın kendi hakikatini hakkıyla kavrayıp sonucunu yaşaması kesinlikle mümkün değildir. Allâh Rasûlü sana ötedeki tanrıyı değil hakikatin olan Allâh’ı fark ettirmek içindir. O’nu inkâr, kendi hakikatini inkârdır. İnkâr, küfürdür.