-
Allâh’ın yarını da yoktur, yarın korkusu veya beklentisi de! Allâh ahlâkıyla ahlâklanmış kulların da ne yarınları vardır, ne de yarın korkuları.
-
İnsanı yarattı sevmesi ve sevdiğinin kim olduğunu bilmesi için. Uğruna her şeyinden geçecek kadar sevdiğin biri oldu mu? İşte o kendisiydi!
-
Olan olmuştur, olmama ihtimâli yoktu; olmamışın da olma ihtimâli yoktu. Allâh’a imanın esası, kadere imandan geçer. Buna iman eden suçlamaz!
-
Fizikçiler evrenin dev bir beyin olduğuna ilişkin ipuçları buldular.
-
Hüseyin’i şehid edenlerin yaşadığı lânet, şirk dalâletidir. İblis de “sen-ben” ikiliğini yaşayan ve bu yüzden lânete uğrayan olmuştu.
-
Kim nerede ne zaman cehennemî yanıyorsa, bu hâl, kendisindeki ŞİRK anlayışının cezasıdır. Şirk kalkmadan huzur bulunmaz! Kaldır benliğini!
-
Kur’ân ve İslâm, insanlığı geçmiş yaşam sürecine kilitlemek için değil, yarınlara hazırlamak için bildirilmiştir. Hâlâ mı madde-ruh ikilemi!
-
Allâh’ın sıfatları olmaz. Sıfat kavramından berîdir. “Subhanallâhi amma yasifun"! Kulluk, esmâ bileşimi özelliklerini açığa çıkarmaktır.
-
“İnsi ve cinni” kulluk etmeleri için yaratmıştır; hepsi de, farkında olarak veya olmayarak, her an kulluk hâlindedir oluşum esmâlarına! Fark et!
-
“Sünnetullâh” denilen, ismi “Allâh” olanın yaratış sistemini anlayan, seçenek kavramına yer olmadığını bilir. Her kul ne için yaratılmışsa!
-
Her dilde “ben” diyen, “dilediğimi yaparım” diyen “Allâh” ise; kavgan kimle? Gafleti yaşamak için varsan, kimden şefaat ulaşabilir ki sana!
-
Ölümün çaresi ölümsüz olduğunu fark etmektir. Hayvan (beden) ölür; insan/şuur boyut değiştirir demiştik geçmişte!
-
Her an her şeyi YENİLEYEN İsmi Allâh olan, DİNİN algılanma şeklini yenilemeyip, 1400 yıl önceki şekliyle sabit tutacak; öyle mi?
-
Korkun, yaşayacağını algılamandan ileri gelir! “Korktuğunuz başınıza gelmeden ölmezsiniz” uyarısını anlayın artık! Velî’de korku olmaz.
-
Düşüncen, duyguların, korkuların hep DUANDIR! Rabbin bu dualarına icabet etmektedir. Hepsinin getirisini yaşayacaksın zaman içinde!
-
Duan neyse geleceğin odur! Talebin, Allâh ahlâkıyla ahlâklanmak mı; mahallenin ahlâkıyla yaşayıp geçip gitmek mi? Yaşadığın, talebinin sonucu.
-
Kendine en büyük zulmü, nefsini et-kemik beden, Allâh’ı da ötende bir tanrı kabulüyle yapmaktasın! En önemli işin, bu yanlışını düzeltmektir.
-
Sınırlı algılama kapasitesiyle hologram dünyasında/rüyasında yaşayan beynin, sınırsız data/bilgiden oluşan evrenin gerçeğini bilebilir mi?
-
Allâh dilediğini azîz eder, dilediğini zelil; dilediğini sevdirir, dilediğinden yüz çevirtir. Kalpler iki parmağı (ilim ve kudret) arasındadır.
-
Gülü seven dikeni batınca elinden atmaz onu. Beğenen, beğenmediğinde yüz çevirir. Gerçekten seven, asla yüz çevirmez sevdiğinden.
-
Davranışlarını ilmine yakıştırıyorsan mesele yok. Hesap görücü olarak vicdanın yeter. Yanlışta ısrar, benliğin gücünü gösterir!
-
Seni ya da sendekini beğenen, ergeç bir şeyini de beğenmeyecek ve senden yüz çevirecektir. Seven ise asla sevdiğine yüz çevirmez!
-
Benliğin binbir bahaneyle herkesi kendine kul etmek ister; istediğin olmayınca da yanarsın. Ne zaman anlayacaksın, herkes Rabbinin kuludur!
-
Her sûreti esmâsıyla var kılan Allâh’la savaşmak için değil; her fiilinden razı olup, hikmetini seyir için varım. Deme şu niçin şöyle!
-
Yanmadıysan ateşi aşka, dilediğince yaşa; nasıl olsa gün gelecek kalacaksın el başta. Yokluğunu fark et de davasız ol!