-
Hiçbir elinizdeki Bâkî değildir, ergeç yitireceksiniz! Pişman olmak istemiyorsanız, elinizde yanınızda iken hakkıyla değerlendirin.
-
Bildiklerinin DEĞİL, meleke hâline gelmiş doğal yaşamının sonuçlarını yaşarsın ebeden!
-
Ne Türk doğmayı, ne Kürt doğmayı ne de Arap doğmayı biz seçmedik! Şeytanî düşünce bunu kullanıp insanları böler, zayıflatır, KULLANIR!
-
Günlük size ulaşan olayların ve televizyonun vorteksinden kendinizi kurtaramıyor, onları tekrarla beyninizi tüketiyorsanız çok büyük tehlikedesiniz!
-
Allâh her şeyi PAHASIYLA yaratmıştır. Neye sahip olmak veya kimle beraber olmak istiyorsan onun pahasını ödemek zorundasın.
-
“Gönüllü cehalet” nedir bilir misiniz? Öğrenmekten korkmaktır! Öğreneceğiniz şeylerin keyfinizi kaçıracağını düşünerek, o konuya gözü kapamak. Duymak, dinlemek, görmek istemeyerek kendisini irrite edecek konulardan uzak duran ‘gönüllü cahil’ görüyor musunuz çevrenizde? Ne kadar?
-
Çokluk ve Teklik iki ayrı şey değildir. Çokluk, tek ilmindeki özelliklerdir. Çokluktaki yersiz gördüğün her şey, Tek’te bulduğun yanlıştır!
-
Rasûlullâh aleyhisselâmın çok önemli bir duası ile beraat niyaz edelim: “Allâhumme inniy eûzü birızake min sehatike ve bimuâfâtike min ukubetike ve eûzü bike minke. Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik”; “Hoşnutsuzluğundan rızana, cezalandırmandan bağışlamana, SENDEN SANA Sığınırım… Senin kendine olan senân gibi senâ etmekten aczimi itiraf ederim.”
-
Yüzmilyarlarca galaksili çok boyutlu evreni Yaratanın uyku kavramı düşünülemez! “Ne uyur ne de uyuklar....” diyen Âyet-el Kürsi beyinden mi söz ediyor?
-
Hakikati Allâh Esmâsından olan beyin, “ne uyur ne de uyuklar”! Her an tüm Esmâyı açığa çıkaran ise beyin, Âyet-el Kürsi bu Hilâfete mi işaret ediyor?
-
Okuduğunuz tüm Kur’ân meâlleri birbirinin kopyası, gökteki bir tanrının fermanı üslubuylaydı. Gerçek bu mu? Bir de “KUR’ÂN ÇÖZÜMÜ”nü okuyun.
-
Beynin farklı boyutları vardır. Bu boyutlardan ikisinin adıysa “RUH” ismiyle tanımlanmıştır. 1. Ölüm ötesi beden 2. El Esmâ açığa çıkışı.
-
Yanlışını kabul edememek veya fark edememek kadar büyük belâ olamaz! Allâhım Hakkı ve Hakikati kabul edebilecek bir idrak ihsan et!
-
İslâm, Kur’ân ve Rasûlullâh bütünlüğünden ibarettir. Kim bundan öte mensubiyetlerle ayırımcılık yaparsa, bunun faturasını ağır ödeyecektir.
-
Veliyullâh Halife Ali ve Caferi Sâdık kökenli Alevilik, İslâm’ın temel Vahdet anlayışını dillendirir. Hiçbir tasavvuf ehli bunu inkâr edemez!
-
İnsanları yalnızca kendine bağlanmaya, kendi eserlerini okumaya sevkedip, tefrikaya yol açanlar, çok büyük vebal altındadırlar.
-
Allâh sisteminde MAZERETE YER YOKTUR. Herkes kendisinden açığa çıkanların sonucunu yaşar, başkası yanılttı mazereti kesin geçersizdir!
-
Her davranış, söz veya düşünceniz bir dizi gelişmenin tetiğini çekmektir. O doğrultudaki sonuçlarıyla karşılaşmamanız mümkün değildir.
-
Âhiretten dünyaya dönüşü bırakın, bir an önceye bile geri dönüş yoktur. Şu konuyu lütfen iyi fark edin: İnsan, sonsuz yaşama dönük ne elde etmek istiyorsa, Dünya’da iken bunun gereklerini yapma ve ruhuna bunu yükleme şansına sahiptir. “Ölüm” denen “boyut değiştirme” sonrası, ibadet denen beyin geliştirme çalışmaları söz konusu değildir. Ölümle buna dayalı tekâmül yolu da kapanır! Dolayısıyla yaşam, ibadet denen beyindeki Allâh isimlerine dayalı özellikleri açığa çıkarmak için tek ve eşi bir daha gelmeyecek yegâne şanstır. Bahanesi veya mazereti ne olursa olsun bunu değerlendirmeyen sonuçlarını ebeden değiştiremez! Okuyun (23. Mu’minûn: 99-101).
-
Kitaplarımın, yazılarımın okunmasını, kitapçılarda satılmasını, medyada yayınlanmasını yasaklamaları, gazetelere müdahaleleri takip ediyorum. Sonuçta herkes El Hasiyb indînde yaptıklarının sonucunu yaşayacak... Allâh dilediğini yapar; seyrederim güzel eyleyeni! Hitabım, tarikat veya cemaatlerde aradıklarını bulmuşlara değil; o alana girmeyen, düşünen sorgulayan beyinleredir çağdaş bilimler eşliğinde.
-
Karşılıksız ve beklentisiz, fiysebilillâh verici olup; insanlardan Allâh için dahi karşılık alanın samimiyetinden söz edilmez!
-
Misalleri, birebir gerçekmiş gibi anlayanların işleri çok zor! Çözümsüz vakalar! “Andolsun, insanlar için şu Kurân’da (Hakikati) her türlü MİSALLERLE açıkladık. İnsanların çoğunluğu (misalleri orijin gibi gerçek olarak {muhkem} kabul ederek) hakikati örttüler.” (17. İsra': 89)
-
Kurân’da Muhammed Sûresi 15. âyette verdiğimiz örnekler misallerdir, deniliyor; birebir anlayıp spekülasyon yapılıyor! “Korunanlara vaat olunan CENNETİN TEMSİL (misal - benzetme) yollu anlatımı şöyledir: Orada, bayatlamayan SU’dan nehirler, tadı bozulmayan SÜT’ten nehirler, içenlere lezzet veren ŞARAP’tan nehirler, süzme-saf BAL’dan nehirler vardır! Onlar için orada her çeşit MEYVE ve Rablerinden mağfiret (örtme) vardır! (Bu misal nimetlerle yaşayanlar) ateşte sonsuza dek yanarak yaşayacak, sıcak - kaynar su içirilmiş de bu yüzden onların bağırsaklarını parçalamış kimse gibi midir?”
-
Cennetin temsilî yani anlamanız için misal anlatımı RAD Sûresinde 35. âyette. Biz cenneti nasıl hayal ediyoruz? “Korunanlara vadolunan CENNETİN TEMSİL (misal - benzetme) yollu anlatımı şöyledir: Altından nehirler akar... Yemişi de daimdir, gölgesi de... İşte bu takva sahiplerinin geleceğidir... Hakikat bilgisini inkâr edenlerin geleceği ise, o malûm ateştir.”
-
Allâh Şahid, hiçbir beklentisiz, fiysebilillâh hazırlanmış “KUR’ÂN ÇÖZÜMÜ”nü ayakaltına atıp parçalayanlar parçalanacak; yakanlar yanacaktır.