-
Dileyen dedikodu tasavvufuyla avunsun; dileyen de kendi ölümsüz hakikatindekileri fark etmeye zaman ayırsın! Yaşam süreci son fırsat.
-
FARK EDELİM: Beyni, nöronik boyutta beyin olarak kabul etmek, ya ölümden sonra yaşam yok, sonucunu getirir; ya da beyne dışarıdan gelen RUH anlayışını! Ötedeki bir tanrının yanından beyine RUH YOLLAMADIĞINI kavrarsak; “RUH” ismiyle işaret edilen, dışardan girmiş değil, özünde açığa çıkmadır. “RUHUN NEFHİ”, üflemedir. Üfleme, içten dışa açığa çıkmadır. Beynin hakikati, el Esmâdır (‘BİZ’ sözcüğünün işaret ettiği) RUH ondandır. Yani Ölümsüz insan RUHU, beyinin alt boyutudur ki, hakikati orijini olan Allâh Esmâsı özelliklerinden oluşmuştur. Bu yüzden, beyin deyince, ondaki özellikleri, nöronik yapıdan değil, alt boyutu olan dalgaboyu/bilgi/data yönünden anlamak çözmek gerekir. “İRSÂL” (açığa çıkış), Nur/ilim’den Ruha, Ruhtaki bilgiye/data, bilginin/datanın oluşturduğu âlemlere/dünyalarınıza doğrudur. İş bu nedenledir ki, REENKARNASYON tamamıyla geçersiz görüştür. Bilgi ve çözüm yetersizliğinin oluşturduğu temelsiz uydurumdur! RUH, BEYNİN TA KENDİSİDİR ORİJİN BOYUTUYLA! Beyne girip çıkan, gelip giden bir şey değildir ve buna dayanan tüm fikirler de temelsizdir.
-
Kimi diyor, Ahmed Hulûsi’yi 20 yıl önce tanıdım, kimi diyor 30 yıl önce. Eşim diyor, “el an tanıyamadım hep yanında olduğum hâlde, O an’ın Ahmedi."
-
Dünde kilitlenmeyelim; hiçbir andaki, bir an önceki değil! Dündekini unutmayalım, dündekiyle kayıtlanmayalım! Kayıt, yeniye körlük oluşturur!
-
Bilincimdeki ben, ASLA değilim bir başkasının bilincindeki ben! Bilincindeki sen, asla değilsin benim ya da bir başkasının bilincindeki sen!..
-
İnsan için başarılması en zor olan şeyler, önyargısız olmak, objektif değerlendirmek, gerçekçi olmak, kabullerine ters de olsa gerçeği kabul etmek!
-
“İNZÂL”, Esmâ özelliklerinden belli mânâların insanın şuur boyutuna inmesidir; içsellikte algılanır. Vahiy, ilham gibi.
-
“İRSÂL”, Esmâ boyutuna ait özelliğin ya da mânânın, dışsallıktan algılanır biçimde açığa çıkarılmasıdır. Geçmişte “gönderme” denmiştir.
-
TEK’ten çoka bakan, okyanusu uydudan seyreden gibidir; çokluktan TEK’i anlamaya çalışan, sal üstünde okyanus dalgalarıyla boğuşan gibidir!
-
İnsan özlüyor memleketini, geliyorsun, kavga ortamı! Bir Moda, bir Antalya bitap düşüyorsun. Kimi dinlesen başkasının dedikodusu! Vorteksler!
-
Moda güzel, Antalya güzel, Türkiye güzel; bir de yurdum insanları huzurlu olsalar, huzur verip, huzur bulsalar! Kim neyi götürebilmiş ki...
-
İstanbul ve Antalya’da lüks otolar çok artmış; ama bir de direksiyonda, kemiği paylaşmak istemeyen mahlûkat gibi önce BEN DİYENLER olmasa!
-
İnsanın doğasını, makinenin çalışma prensibini okuyamayan, sonucunda faturasını öder! Bazen de suçu olmayana ödetirler.
-
Allâhım, muhatap olduğum ve karşılaştığım kişi ve olayları hakkı ve hakikati ile değerlendirmeyi nasip et ve kolaylaştır.
-
Çıkarları yüzünden başkalarının yanlışlarına göz yumanların, o yanlışlardan dolayı zulme uğradıklarında şikayete hakları yoktur!
-
Başkasını abartacağına KENDİNİ TANI! Başkasıyla gömmeyecekler seni mezara! Senden açığa çıkanların sonucunu yaşayacaksın ebeden!
-
Biraz zorlanın! Bilim sizi yukardaki “tanrı” inancından kurtarıp; İSMİ “Allâh” olana yönlendirecektir! Bunu kavradığınızda, iman neye anlarsınız!
-
İnsanların adalet ve hukuka güvenleri kalmadığı noktada neler olur?
-
Beyinin orijininin, bir wave/bilgi/data paketi olduğunu kavrayamayanlar, insanın ne olduğunu ve neden ölümsüz olduğunu anlayamazlar!
-
ENTERESANDIR! Amerika’da cinlere ve şeytanlara inananların sayısı TR’den katbekat fazladır! Kimine ‘alien’ kimine ‘ghost’ kimine ‘demon’ derler. ‘CİN’, gözle görünmeyen varlık türü demektir. Şeytan, varlık türü değil VASIFTIR! Bu vasfı taşıyan, insan veya cin türü olabilir. İblis, cin türüdür. “Her şey sadece gözümün gördüğünden ibarettir” diyen çağ dışında yaşayanların bunları kabul etmesi mümkün değildir.
-
Akıl, bilgi tabanındakini analiz yapıp, sonuç çıkartırken; sezgi, derûnundaki kaynaktan orijin bilgiyi indirir.
-
Beynimize bilgi/wave ulaştıran gözbebeğimiz (receiver) yerinde çok çok daha yüksek frekansları çözen alıcı olsaydı nasıl bir dünyamız olacaktı?
-
Din; bilimin tespit ettiği doğa kanunu adını verdiğimiz “Sünnetullâh” denen kesin sistem gerçeklerine göre tanımlanmış evrensel gerçekliktir. Dinin ne olduğunu mecaz ve simgelerin ötesinde gerçekçi biçimde anlamak isteyen, bilimi değerlendirmek zorundadır. Hayalî kavramlardan gerçeğe!
-
Tüm çabanızı beyninizi/veritabanınızı geliştirmeye yönlendirin. Beyniniz form değiştirdikten (ölüm) sonra yalnızca zorunlu izleyici olacak!
-
Beynin zorunlu izleyici pozisyonu rüya ortamı benzeridir. Bilgi tabanındakilere göre ortamın getirisini yaşama sürecidir, getirisi duygularla.