Ancak Allâh’a hakkıyla iman etmiş olanlar cehennemden Dünya’da iken azât olurlar... O da Âmentü’de belirtilen hususlara mutlak iman ve tasdik gerekir...
Kişinin vicdanı bu konuda en önemli mihenkdir... Terazinin bir kefesine ilmini, bir kefesine de vicdanını koyar ve bakar ne kadar ilminin gereğini yaşadığına... Kişi dediklerinin değil, yaşadıklarının sonucuyla karşılaşacaktır...
Soru
− Muttakinin âhirete ikân sahibi oluşu, bu zümrenin velâyet mertebesine adım attığının göstergesi değil midir?..
Üstad
− Muttaki sınıfı evliyâdır denemez! Velî, takva sahibidir!
Soru
− Üstadım, yatay genişleme için örnek verebilir misiniz?
Üstad
− “Yatay genişleme”; senin ilmin kadarıyla Dünya’da karşılaştığın değişik olaylardan edindiğin tecrübe ve buna dayalı yeteneklerindir...
Soru
− Üstadım, ölüm ötesinde kişiden sâdır olan Esmâlar, dünyadayken aşikâre çıkarabildikleri kadar mı olacaktır?
Üstad
− Evet!..
Soru
− Efendimiz bir hadiste: “Münafığa efendi demeyin. Zira eğer o, seyyid (efendi) olursa Allâh’ı kızdırırsınız.” Ne demektir?
Üstad
− Bu kavramların insan için açık veya gizli değerler taşıması dolayısıyladır... Esasında bu kavramların sembolize ettiği bâtın değerlerdir orada söz konusu olan... “Seyyid” o cümlede “efendi=baş” anlamındadır... Başınıza münafığı geçirirseniz gazap üzerinize olur, anlamındadır...
Soru
− Allâh’ın takdiri, programı asla değişmez; “lâ tebdiyle lihalkillâh” ile “Allâh her an yeni bir şan’dadır”ı nasıl bağdaştıracağız?..
Üstad
− O takdirin gereklerinin her an, an be an açığa çıkması şeklinde...
Soru
− Keşfin ve fethin basamakları birbirine ayna mıdır?..
Üstad
− Sanmıyorum...
Soru
− Üstadım, rüyada dikey yükselme elde edebilmek için ne yapmamız gerekir?
Üstad
− Rüyada dikey yükselme yapmak senin elinde değildir...
Soru
− Güneş’in görünmeyen radyasyon kütlesi, tüm planetleri kapsıyor mu?..
Üstad
− Satürn’e kadar alanı, sanırım.