15 Şubat 1998
Soru
− Üstadım... Korku, duyduğumuz kadarıyla âlimde olurmuş; haşyet ârifte, cesaret de cahilde!.. Haddini bilmezlik olsa gerek, kusurumuzu bağışlayın...
Estağfirullâh, arkadaşlar, dün bir hatam olduğundan bahsettiler, elimde olmadan sebep olmuşum, onun için kusurumu bağışlayın demek istedim...
Üstad
− Düne ait ne varsa dünde kaldı cancağızım... Bugün artık yeni şeylerden bahsetmek lazım... Namazın kazası olmazmış diye yazıp duruyor A...
Arkadaşlar son günlerde özellikle üzerinde durduğum bir konu var...
Biz gelelim ana konumuza... Amerika’ya gelip sizden uzaklaştım(!) ya... Şimdi devamlı şu konu üzerinde duruyorum...
TAKLİTTEN TAHKİKE!..
Taklidî bilgi ve birikimden nasıl geçebiliriz Tahkike!..
Bu konuda nasıl bir çalışma yapmalıyız dersiniz?..
Falanca ya da filanca dedi, diye kabulden... Bizâtihi gördüğün bir şeyi kabul noktasına nasıl ulaşabiliriz?..
Dün akşam geç saatlerde ...le konuşurken; bazı idrakların kendisini, ürkme, haşyet noktasına götürdüğünü ve elinde olmadan duraksadığını ifade etmişti anladığım kadarıyla...
Sizde de bu konuda açılan bir şeyler var mı?.. Düşünmekten ürküntü duydunuz mu hiç..!
Sembol ve hikâyelerin işaret ettiği gerçekler acaba nedir diye düşünmeye başladığınızda, size ürküntü verecek bir noktaya ulaştınız mı HİÇ?..
Evet, ne diyorsunuz?..
Cevaplar
− Evet!
− Evet!..
− Sizinle konuşurken bile o duygu içerisindeyim...
− Bahşettiğiniz ilmi yaşantıma geçiremediğim için hayıflandım zaman zaman...
− Evet… Düşüncelerimden de sorumlu olduğumu anladığım zaman!
− Aldığımız bilgi birikimini yaşantımızda o kadar alt seviyede kullanıyoruz ki daha o ürküntüyü hissedemedim... Ancak, böyle bir ilimle karşı karşıya olmaktan haşyet duymaktayım Üstadım.
− Ben geçtiğimiz haftalarda öleceğim anda neler olacağını düşünürken içimi farklı bir his kapladı. İçinde bulunduğum an o anmış gibi geldi. Çok ürkütücüydü. Bir de, bazen birine kızarken çok ayıp bir şey yapıyormuşum gibi hissediyorum. Ama maalesef çok kısa bir an!
− Teslimiyetin hissi ile, hayır...
− Bu işin basit olmadığını; yaparım diye hissettiğim şey karşıma çıkınca, ürktüğümü; ve bir kez daha düşünmem gerektiğini hissettim ve ediyorum...
− Rasûlullâh’ın tam yanındaymışız gibi hissettiğimizde...
Üstad
− Sormak istediğimi sanırım anlatamadım...
Din kapsamı içinde öğrendiğiniz her şeyin, gerçekte bir şeylerin sembolü olduğunu; ve bu sembollerle çok daha farklı şeylerin anlatılmak istendiğini fark ettiniz mi?..
Cevap
− Evet…