Allâh ahlâkı odur ki…
Yağmuru karşılıksız yağdırır! Havayı karşılıksız solutur… Gözü karşılıksız vermiştir, güzellikleri seyredesin diye; eli karşılıksız vermiştir, güzeli tutasın, zevkine eresin diye…
“Ya Hulûsi hâlin nicedir, Allâh ilmini dağıtırsın karşılıksız diye de; hâlâ ne beklersin bu ilmin gereğini yaşasınlar diye! Bu ilme vesile kılınmanın karşılığı olmaz mı?” derler…
De, öyle mi acaba?
Var mı, bir beklentisi Hulûsi’nin bu yolda!
Biliriz ve dillendiririz ki…
Herkes kendisine takdir edileni yaşayacak ve bunun sonuçlarını da daha sonraki anda görecektir…
İnsanlar birbirlerine sadece onun takdirinde olanı ulaştırabilir; veren ise yalnızca Allâh’tır! Herkes, yaratılışında kolaylaştırılanı kolayca başarır; başaramadığı da takdirinde olmayandır!
Nice çöllere karşılıksız yağar yağmur ama, kum taneleri sadece seyreder damlaları!
Beklenti ya umuttandır, ya ilimsizlikten!
Toprak mezarını sırtında taşıyanlar, geçmiştir dünyadan ve içindekilerden… Zira “fefirru ilAllâh” onlarda zuhur etmiş, firar etmişlerdir Allâh’a!..
Allâh efâlini seyreder onlar, acaba bir gül daha açacak mı bahçede diye… Umutla… Sevgiyle… Bu da beklenti sanılır başkalarınca…
Gönül ne mey ister, ne meyhane; gönül yâr ile dostluk ister, mey bahane… Dedikleri gibi, hemhâl olacak bir yâr ararlar cihanda… Bu da kesretin gereğidir, ve sonucu!.. Kesret mertebesinde, bu durum sonsuz devam eder…
Neyse dostlar, sizin fazla vaktinizi almayayım…
Verin…
Karşılık beklemeden verin…
Gerekirse diyetlerini de verin!
“Ben”inizi de verin!
Allâh ahlâkıyla ahlâklanmak için sahip olduğunuz ne varsa verin!
Zaten alacaklar; mertlik yiğitlik sizde kalsın; verin!
Çıplak geldik; çıplak gideceğiz!..
Dünyalığınızı verin; âhiretliğinizi verin! Yaksa da yana yana verin!
Altıncı bilir, altın yanmadan saflaşmaz!
“Kurban”dan bahseden âyetteki “nusûk” da, gümüşün saflaşması için arıtılması işlemi anlamına geliyor...
Bize teklif edilen belli…
“Saf”laş… “Sâfiye”ye ulaş!
Bunun için yaratıldı iseniz, bir dem gelecek bu kolaylaşacak; gerekenleri yapacaksınız; saflaşacaksınız, sâfiyeye ulaşacaksınız!
Ama bu belki de kolay olmayacak; çok zorlanacaksınız!.. Üzerinizdeki fazlalıkları vermek, bunca yıl çalışıp emek vererek sahip olduklarınızı dağıtmak, hele hele karşılıksız olarak uzatmak çok ağır gelecek ve yanacaksınız! Belki de yanıyorsunuz! Ama bilin ki bu yanış hayrınıza! Çıplak geldik, çıplak gideceğiz, verin kurtulun “BEN”inizi bile!