أَللّهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ رُوحُهُ مِحْرَابُ الاَرْوَاحِ وَالْمَلٓاﺌِكَةِ وَالْكَوْنِ
أَللّهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُوَ إِمَامُ الاَنْبِيَٓاءِ وَالْمُرْسَلِينَ
أَللّهُمَّ صَلِّ عَلَى مَنْ هُوَ اِمَامُ اَهْلِ الْجَنَّةِ عِبَادِ اﷲِ الْمُؤْمِنِينَ
“Allâhümme salli ‘alâ men rûhuhû mihrâbul ervâhı vel melâiketi vel kevn... Allâhümme salli ‘alâ men huve imâmul enbiyâi vel murseliyn... Allâhümme salli ‘alâ men huve imâmu ehlil cenneti ‘ıbadillâhil mu’miniyn”
Anlamı:
Bütün ruhların, meleklerin ve kevne gelenlerin mihrabı, O’nun Ruhu olan Zât’a salât eyle Allâh’ım!... Bütün Nebilerin ve mürselînin (Rasûllerin) imamı olan O Zât’a salât eyle Allâh’ım!... Allâh’ın mümin kulları cennet ehlinin imamı olan O Zât’a salât eyle Allâh’ım.
Bilgi:
Bundan üç yüz sene evvel zamanın “GAVS”ı olan Seyyid Abdülaziz Ed Debbağ, bu manevî görevi dolayısıyla, bütün “DİVAN”[1] toplantılarına da katılırdı.
İşte bu toplantılardan birinde, Rasûlullâh (s.a.v.)’in kızı olan Hazreti Fâtıma (r.a.) ile arasında cereyan eden olayı şöyle anlatıyor:
“DİVAN” toplantılarından birindeydik... Ben, Rasûlullâh Efendimiz’in sağında oturuyordum diğer arkadaşlarla beraber... Karşı tarafta da bazı kadın evliyalar ile diğer mânâ büyükleri oturuyordu…
Derken Hazreti Fâtıma geldi ve onların önüne oturarak, cennet lisanı ile şu salâvatı şerîfeyi okudu... Cennet lisanından her bir kelime veya cümle bir harf ile ifade edilebilir... Kur’ân-ı Kerîm’in bazı sûre başlarında yer alan elif, lâm, mim, nun, ra, ta, ha gibi harf dahi bu cennet lisanındandır. Bu şekilde okunan bu salâvatı dinledikten sonra, yanına gidip sordum Hazreti Fâtıma’ya…
— Nedir bu salâvatın ecri yâ Fâtıma?.. Cevap verdi:
— Her kim bu salâvata devam ederse, onun hakkını ödemeye yeryüzündeki bütün ağaçlar, yapraklar, taşlar ve molozlar mücevher olsa, gene de yetmez!..
Bu kadar büyük ecri olacağına inanamadım!.. Hemen Rasûlullâh (s.a.v.)’in yanına gittim ve sordum, buyurdu ki:
— Fâtıma söylemiş ya, daha ne istiyorsun!.. Aynen O’nun dediği gibi!..
Bunun üzerine ilk işim, bu salâvatı şerîfeyi Arapçaya çevirmek oldu.”
İşte size yukarıda nakletmiş olduğum salâvat, böyle bir toplulukta, böyle bir zevât arasında tespit olmuştur… Artık siz bu salâvatı nasıl arzu ederseniz öyle değerlendirin… Hiç olmazsa günde yüz defa okumaya çalışalım.
أَللّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى اٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ قَدْ ضَاقَتْ حِيلَتِى أَدْرِكْنِى يَا رَسُولَ اﷲِ
“Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âli seyyidinâ Muhammedin, kad dâkat hıyletiy edrikniy yâ RasûlAllâh”
Anlamı:
Allâh’ım... Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in Âl-una (ehline) salât eyle... Çok daraldım ve sıkıntım var (çaresiz kaldım), bana yetiş (elimden tut, yardım et) yâ RasûlAllâh!
Bilgi:
Birçok sıkıntıları olan nice insan beş vakit namazdan sonra yüz yirmi beş defa bu salâvatı şerîfeye devam etmek suretiyle sıkıntılarından azât olmuşlar... Muhakkak ki Rasûlullâh’tan O’nun ruhaniyetinden yardım istemek çok güzel bir şey. O’na yüzümüz olmasa bile, Dünya’da ve âhirette O’ndan başka kime sığınıp, şefaat talep edeceğiz ki!
أَللّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ عَدَدَ خَلْقِكَ وَرِضَٓاءَ نَفْسِكَ وَزِنَةَ عَرْشِكَ وَمِدَادَ كَلِمَاتِكَ
“Allâhümme salli ve sellim ve bârik ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ‘adede halkıke ve rıdâe nefsike ve zinete ‘arşike ve midâde kelimâtik”
Anlamı:
Allâh’ım... Efendimiz Muhammed’e halkettiklerinin adedince, sen razı olasıya kadar, arşının ağırlığınca ve kelimelerinin midadınca (mürekkebince, adedince?) salât, selâm ve bereket ihsan eyle.
Bilgi:
Bu şekilde tespihât yapılmasını Hazreti Rasûlullâh AleyhisSelâm, eşine öğretmişti... Aynı kelimeler ile Rasûlulâh’a salâvat yapılırsa bunun ne kadar büyük kazançlar getireceğini hiç kimse tahmin edemez… Hiç değilse günde yüz defa çekebilsek!..
أَللّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا وَمَوْلاَنَا مُحَمَّدٍ شَجَرَةِ الْاَصْلِ النُّورَانِيَّةِ وَلَمْعَةِ الْقَبْضَةِ الرَّحْمَانِيَّةِ وَأَفْضَلِ الْخَلِيقَةِ الْإِنْسَانِيَّةِ وَأَشْرَفِ الصُّوَرِ الْجِسْمَانِيَّةِ وَمَنْبَعِ الْأَسْرَارِ الْإِلٰهِيَّةِ وَخَزَٓاءِنِ الْعُلُومِ الْإِصْطِفَٓاءِيَّةِ صَاحِبِ الْقَبْضَةِ الْأَصْلِيَّةِ وَالرُّتْبَةِ الْعَلِيَّةِ وَالْبَهْجَةِ السَّنِيَّةِ مَنْ اِنْدَرَجَتِ النَّبِيُّونَ تَحْتَ لِوَٓاءِهِ فَهُمْ مِنْهُ وَإِلَيْهِ وَصَلِّ وَسَلِّمْ عَلَيْهِ وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ عَدَدَ مَاخَلَقْتَ وَرَزَقْتَ وَأَمَتَّ وَأَحْيَيْتَ اِلٰى يَوْمٍ تَبْعَثُ مَنْ أَفْنَيْتَ وَصَلِّ وَسَلِّمْ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمْ تَسْلِيمًا كَثِيرًا
“Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammed’in şeceretil aslin nûrâniyyeti ve lem’âtil kabdatir Rahmâniyyeti ve efdalil haliykatil insaniyyeti ve eşrefis suveril cismâniyyeti ve menba’il esrâril ilâhiyyeti ve hazâinil ‘ulûmil ıstıfâiyyeti, sâhibil kabdatil asliyyeti ver rütbetil ‘aliyyeti, vel behcetis seniyyeti men in derecetin nebiyyûne tahte livâihi fehüm minhü ve ileyhi, ve salli ve sellim ‘aleyhi ve ‘alâ âlihi ve sahbihi ‘adede mâ halakte ve razakte ve emette ve ahyeyte ilâ yevmin teb’asu men efneyte, ve salli ve sellim ‘aleyhi ve ‘aleyhim tesliymen kesiyra”
Anlamı:
Allâh’ım!... Nûrânî aslın şeceresi, Rahmâniyet kabzasının parlaması, insan mahlukatının efdali, cismanî sûretlerin en şereflisi, ilâhî sırların menbaı, seçilmiş-arı (ıstıfa) ilimlerin hazineleri; asli kabza, Alîy rütbe, yüce güzellik sahibi Efendimiz, Mevlâmız Muhammed’e salât eyle; ki tüm Nebiler O’nun sancağının altında derecelenmiştir, onlar O’ndandır O’nadır... Ve O’na, O’nun Âl-una ve ashabına yaratıp rızıklandırdıklarının, öldürüp dirilttiklerinin adedince, fâni ettiklerini bâ’settiğin güne kadar salât ve selâm eyle... Ve yine O’na ve diğerlerine salât ve teslimi kesir (hakkıyla, daimî selâmet) olarak selâm eyle...
Bilgi:
Zamanının en önde gelen evliyaullâhından olan Seyyid Ahmed Bedevî Hazretlerinin tertiplemiş olduğu bu salâvatı şerîfenin şöyle bir olayı vardır…
Bir zâtı muhterem, Efendimiz’e salâvatları ihtiva eden “Delâili Hayrât” kitabını tam on dört kere okumuş, bir gün içinde... Ve o huzur veren yorgunluk ile uykuya dalmış!..
Rüyasında Efendimiz AleyhisSelâm’ı görmüş ve kendisine şöyle denilmiş:
“On dört kere Delâili okuyacağına bir kere bu salâvatı okusaydın, sana kâfi gelirdi!..”
Düşünün Delâili Hayrat kitabı yüzlerce salâvatı şerîfeyi ihtiva eden bir salâvat koleksiyonudur!.. Ve çok değerli bir eserdir. Böyle bir koleksiyonu on dört kere okumaktan daha değerli olarak anlaşılıyor bu salâvat… Hiç olmazsa günde bir kere okusak!
[1] “DİVAN” hakkında bilgi “İNSAN ve SIRLARI” kitabımızda “Ricali Gayb” bölümünde mevcuttur.