Cem de yerinden kalktı, ona doğru yürüdü ve kolunu uzatarak yabancının elini tutmaya çalıştı, fakat!..
Eline hiçbir şey gelmedi!.. Tekrar gördüğü noktadaki eli tutmaya çalıştı... Fakat boş!..
Bu defa şaşkın bir vaziyette yabancının üzerine yürüyüp, onu kollarından yakalamak istedi… Elleri havada birbirine kavuşuverdi, yabancıyı tutmak yerine!..
Kafası durmuş gibiydi... Yabancıyı, karşısında, olduğu gibi, bütün detayları ile görüyor, buna karşılık tutmak isteyince, havayı dövüyordu!..
“Rüya mı görüyorum acaba?” diye düşündü...
Yabancı onun bu düşüncesini de anlamıştı...
“Hayır, rüya görmüyorsunuz... Yaşamakta olduğunuz hayatın içindesiniz... Ama benim, sizin gibi elle tutulur, maddeden oluşmuş bir vücudum yoktur ki, onu tutasınız!.. Uzaydan geldiğimi söylemiştim size... Bunun ispatı da elle tutamadığınız; maddeden meydana gelmiş bir bedenimin olmayışıdır... Bilmem şimdi inanabildiniz mi bana?..”
Cem, şimdi inanır gibi olmuştu, yabancının uzaydan geldiğine...
Bir anda aklına Gönül’ü çağırmak geldi... Bakalım o da kendisinin gördüklerine aynen şahit olacak mıydı...
Ve yabancı ondan evvel konuştu:
“Evet bu iyi fikir!.. Çağırın eşinizi!.. Bu hususta birbirinize yardımcı olabilirsiniz...”
Kafasından geçenlere, yabancının sahip olduğuna iyiden iyiye inanmıştı Cem!..
“Peki…” dedi, kafası durmuşa yakın bir hâlde çalışırken; yürüdü yatak odalarına doğru... Yatak odasının kapısını ittiğinde, Gönül tuvalet masasının önüne oturmuş, yüzünün makyajını temizliyordu... Üstünde geceliği vardı...
Aynadan kapıda duran eşini gördü ve seri bir dönüşle ona dönerek sordu:
“Ne var Cem?.. Ne oluyor?.. Nedir bu hâlin?”
Cem kekelercesine konuştu...
“Şeyy, ne var hâlimde?..”
“Daha ne olsun!.. Suratın bembeyaz!.. Sanki umacı görmüş gibisin!.. Gözlerin anlamsız bakıyor!”
“Şeyy... İçerideki yabancı var ya...”
“Eeee... Ne olmuş yabancıya?..”
Cem bir çırpıda sıraladı düşündüklerini:
“Uzaydan gelmiş biri o!..”
Gönül oturduğu yerde rahatladı ve sırtını tuvalet masasına dayadı…
“Hay Allâh!.. Ben de cidden kötü bir şey oldu sanmıştım hâline bakınca...”
Gönül, Cem’in lâtife ettiğini sanmıştı... Cem üsteledi:
“Gönül, ciddi söylüyorum, inan bana!..”
“Cem, ne söylediğinin farkında mısın?.. İçeride, uzaydan geldiğini iddia ettiğin biri olduğunu söylüyorsun bana!??”
“Evet Gönül, sana ne söylediğimin farkındayım!.. Ve gelip senin de görmeni istiyorum.”
Gönül merakla ayağa fırladı ve kapıya giderken duraladı birden...
“Bu kıyafetle mi?..”
Üstünde çok kısa bir gecelik vardı... Cem elinden tutup çekti onu...
“Senin vücudundan bir şey anlamaz o!.. Çünkü, maddesel bir bedeni yok!..”