Gönül karşı koydu...
“Dur Cem!.. Sen şaşırmışsın!.. Bari şu sabahlığımı alayım üstüme!..”
Uzandı ve iskemlenin üzerine atılmış duran mavi sabahlığı alarak üstüne geçirdi... Önünü kapattığı sırada, Cem onu şiddetle çalışma odasına doğru sürüklüyordu...
Kapının önüne gelince, bir an duraksadı Cem ve ona döndü:
“Lütfen sakın korkma!.. Hiç de zararlı biri değil!..”
Ve içeri girdiler...
Yabancı Cem’in bıraktığı yerde duruyordu, yalnızca bu defa, kapıya dönük bir hâlde idi. Aynı tatlı, cana yakın tebessümü ile onlara bakıyordu.
“Özür dilerim, sizi rahatsız ettim gecenin bu saatinde...” diye gönle ferah veren bir sesle konuştu...
Gönül’ün, karşısında gördüğü adamın, bir uzaylı olabileceğini hiç aklı kesmedi.
Cem tanıttı...
“Uzaydan gelen dostumuz Elf!..”
Cem’in tanıtımı, Gönül’e işin ciddi olduğuna dair bir kanaat getirmişti... Ama anlamamıştı da gerçeği!..
“Şey yani, uzaydan mı geldiniz siz?..”
Yabancı, aynı yumuşak ve samimi bir eda ile konuştu...
“Evet... Kurgas dize yıldızlarından olan İdepya’danım!..”
Gönül içinden geçirdi:
“Acaba bir şaka mı bu?.. Cem’in, tanımadığım bir arkadaşı falan mı karşımdaki genç adam?”
Yabancı devam etti:
“Hayır katiyen şaka değil bu!.. Cem’in sizin tanımadığınız bir arkadaşı filan da değilim... İnanmaya çalışın lütfen!..”
İçinden geçirdiği fikri bilmesi, Gönül’ü inandırmıştı biraz...
“Yani, siz şimdi uzaydan geldiğinizi, bir Dünyalı olmadığınızı mı iddia ediyorsunuz?..”
“Evet!.. Ancak bizim, sizler gibi maddeden oluşan bir bedenimiz yoktur... Şayet inanmıyorsanız, beni tutmaya çalışın!..”
Gönül, adamın uzattığı ele isteksiz bir şekilde uzandı ve tutmak istedi... Ama bunda başarılı olamadı! Eli havayı dövdü! Tekrar çabaladı... Boş!
Cem’e döndü ve sordu:
“Hayal mi görüyoruz biz?..”
Cem’den evvel yabancı cevap verdi...
“Lütfen evvela şaşkınlığınızı giderin ki, ne olup bittiğini daha iyi anlayabilesiniz!..
Cem bir şey söyleyemiyordu... Gönül de çok şaşkın bir hâldeydi...
Susuşmayı Cem bozdu...
“Oturalım mı?..”
Yabancı geriledi ve az evvel oturduğu koltuğa bıraktı kendisini...
Cem, eski yerine otururken, Gönül de, Cem’in yanına az ötedeki iskemleye ilişti...
Yabancı, çok sakin, rahat bir şekilde oturuyordu koltukta ve aynı mütebessim çehre ile onları süzüyordu...
Kendilerini toparlamalarını bekliyordu...
Cem rüya görmediğini, olağanüstü bir olayı yaşadığını fark etmişti... Ancak meseleyi nasıl izah edebileceğini ise hiç düşünemiyordu...