Sekizinci Gün
Elf’in vermiş olduğu bu son bilgiler gerçekten şaşırtmıştı Cem’i bir defa daha!.. Zaten her bir buluşmaları onun düşünce dünyasını karmakarışık ediyordu ya!.. Ama bu defakiler!..
Astrolojiyi, herkes gibi sadece bir “yıldız falı” zannetmekteydi o an’a kadar Cem!..
Oysa, Elf’in anlattıklarına göre, bugünkü deyimiyle astroloji, ya da eski deyimiyle ‘Burçlar ilmi’ tamamıyla ve kesin olarak bir bilim dalı olmalıydı!..
İnsanların beyinleri, çeşitli takımyıldızlardan gelen kozmik ışınlarla programlandığına göre, âdeta insanların ‘KADER’lerini düzenleyen bir bilim dalı olmalıydı!..
Cem bu konuda pek çok tereddüt içinde kalmıştı...
KADER, ya da halk arasındaki deyimiyle ALIN YAZISI yoksa bir gerçek miydi?..
Alın yazısı, kozmik ışın kalemiyle, yani programlamasıyla belli bir gayeye yöneltilen beyin düzeni miydi?..
Alın yazısı değişir miydi?..
Alın yazısı değişir ise, kişi kendi yazgısını nasıl değiştirebilirdi?..
Alın yazısı değişmez ise, kişinin suçu neydi ki ceza görsün?..
Hem beyin programı astrolojik etkilerle oluşmuş ve o programa göre her an da yeni yeni tesirlerle beslenmekte ise, buna karşı alınabilecek bir tedbir de var mıydı?..
Veya en basitiyle şu sorunun cevabı neydi: Neler kişinin astrolojik kalemle yazılmış kaderindendir, neler kadere girmez?
İşte böylesine pek çok soru içinde bocalarken Cem birkaç gündür, yanında beliriverdi Elf!..
“Dalgın dalgın yürüyorsun Cem!.. Hem yolda, hem düşüncelerinde...”
“ÖZDE Elf!..”
“ÖZDE Cem!..”
“Elf, bizim yıllardır ‘yıldız falı’ deyip hor gördüğümüz, başımızı çevirip bakmaya bile tenezzül etmediğimiz bir konuyu; insanlığın temelini oluşturan bir bilim dalı olarak getirip baş köşeye oturttun! Burçlar ilmi adıyla binlerce senelik mazisi olup, günümüzde batıda fakülteleri kurulmaya başlanan, senin ifadenle bu ‘ilim’ dalı hakkında o kadar yetersiz bilgiye sahibim ki; aklıma gelen pek çok sorunun cevabını verebilmekten âciz kaldım!..
Nasıl oluyor da çeşitli takımyıldızların yaydıkları ışınlar beynimizi programlıyor, lütfen bunu izah eder misin?..”
“Cem, henüz beyin bilgisi konusunda, çok ilkelsiniz!.. Bunu anlamanız çok güç... Ama gene de elimden geldiğince basite indirgeyerek açıklamaya gayret edeceğim...
Sizin eskiler, yani bundan üç-dört bin sene önce yaşayıp bu gerçeği algılayanlar, takımyıldızlardan gelen bu tesirleri ilk defa anlayıp değerlendirebilenler, yaptıkları ön çalışmalar sonucunda, onlardan gelen tesirlerin kesinliğini anlayınca, araştırmaya başlamışlar... Böylece de Güneş sisteminizi çevreleyen daireyi on ikiye bölerek, ve hayalî şekle göre isimlendirmek suretiyle 12 burç vardır, demişler...
Esasen çevrenizdeki takımyıldız sayısı bu sayının üzerindedir ama, onlar diğer takımyıldızlardan gelen tesirleri de bu on ikinin içinde düşündükleri ve değerlendirdikleri için, tesir itibarıyla fark etmez!..
Evet, bu takımyıldızların her birinin değişik frekanslı dalgaları, her an Dünya’nızı etkilemektedir... Ve gene bu takımyıldızlardan gelen öyle ışınımlar mevcuttur ki, saniyeler içinde Dünya’nızın üzerinde bulunan nesneler ve Dünya’nızın içinden geçerek, öbür taraftan yoluna devam eder, gider...