Eğer beynin nasıl çalıştığını anlarsan, ibadetin de ne için veya hangi gayeye yönelik olarak konulmuş olduğunu idrak edebilirsin... Aksi hâlde, içinde bulunacağın idrak yetersizliği, senin birçok şeyi ihmal etmene yol açacaktır ki, bu ihmalinin de sonucunu çok pahalı ödemek zorunda kalırsın!..”
“Peki öyle ise, beyinle ibadet ilişkisini bana açıklar mısın Elf?..”
“Bak Cem, beyniniz tamamıyla biyoelektrik enerji ile çalışan bir bilgisayar gibidir... Yiyip içtikleriniz, bedenin enerji ihtiyacını temin içindir, bunu biliyorsunuz... Aldığınız gıdalardan oluşan biyoelektrik enerji beyninizde bir yönüyle bedene dönük bir biçimde değerlendirilirken, öte yandan ikinci bir devresiyle de ruhu üretecek bir biçimde değerlendirilir.
Yani aldığınız gıdalar biyoenerjiye dönüştürülerek beyne ulaştıktan sonra, burada da dalga enerjiye dönüştürülerek ‘RUH’ ismini verdiğiniz ölüm ötesi dalga bedeninizi meydana getirir...”
“Elf, sana rica etsem, lütfen bana ‘RUH’ hakkında biraz daha açıklama yapar mısın? ‘RUH’ hakkında bilgimiz son derece az!.. Sadece, ölüm ötesi yaşam bedenimiz olarak biliyoruz ruhu, o kadar...
Eskiler ruh hakkında çok değişik, mecazî birtakım tanımlamalar yapmışlar ama bunlar da işin gerçeğini kavrayabilmek için son derece yetersiz kalıyor... Nedir RUH?.. Nasıl bir şeydir... Nasıl görür, işitir, yapısal özellikleri nelerdir?..”
“Sana ‘RUH’ ismini verdiğiniz ölüm ötesi bedeninizin bütün özelliklerini elimden geldiğince anlatayım Cem... Tâ ki, artık bu konuda kafanda hiçbir pürüz kalmasın...
Önce şunu bil ki, ‘RUH’ gerçek yapısı itibarıyla, bazılarında üç ve bazılarında da dört katmandan meydana gelmiştir:
1. Taşıyıcı dalgalar,
2. Antiçekim dalgaları,
3. Enerji dalgaları,
4. Bellek dalgaları.”
“Hiç duymamıştım bunu Elf!.. Yani, şimdi benim ruhum dört katlı bir yapıdan mı oluşuyor..?”
“Evet, senin ruhun sanki dört katlı bir yapıdan oluşuyor!.. Ama herkesinki böyle değildir!..”
“Nasıl yani Elf? Kiminin ruhu üç katlı, kiminin ki de dört katlı mı?”
“Buna ‘katlı’ yerine ‘katmandan oluşuyor’ deyimini kullansan daha yerinde olur... Çünkü dalga yapıda, dalgalar kat kat değil, birbiri üzerine bindirilme şeklindedir, şayet tâbiri uygun ise... Hani şu, televizyon dalgaları üzerine bindirilmiş ses ve görüntü dalgaları gibi...”
“Peki benim ruhumun dört katmandan olduğunu söyledin, bazılarınınkinin ise üç katmandan olduğunu ifade ettin... Nasıl oluyor bu... Sebebi ne?”
“Bir insan hayatında en önemli şey, ‘RUH’ adını verdiğiniz bu yapının üç veya dört katmanlı olması olayıdır... Az önce bahsetmiş olduğum ‘antiçekim’ dalgaları, her beyin tarafından üretilmez...
Şayet, bir beyin bu ‘antiçekim’ dalgaları üretip, ‘taşıyıcı’ dalgalar dediğimiz ana yapıya yüklerse, o kişinin ruhu bedenden kurtulduktan sonra Dünya’nın manyetik çekim alanından da, daha sonra Güneş’in çekim alanından da kendini kurtarıp; önce uzaya açılabilir; daha sonra da boyut değiştirme olanağını elde edebilir!”
“Boyut değiştirme mi?..”
“Bunu şimdilik sorma, zira konuyu dağıtırsın... Önce, sormuş olduğun bu sorunun cevabını etraflıca öğren!..”
“Özür dilerim Elf!.. Fakat merakımı hoşgör!.. O kadar değişik ve bugüne kadar hiç duymadığım şeylerden söz ediyorsun ki, hangi birini anlayacağımı şaşırıyorum...”
“Haklısın!.. Belki senin yerinde ben olsaydım, ben de aynı şeyi yapardım... Evet, gelelim kaldığımız yere... ‘RUH’ esas itibarıyla, dört veya üç katmandan meydana gelir demiştim...