-111-
Dini imanı paradır bazılarının!..
Dini imanı sekstir bazılarının!..
Dini imanı şan şöhret, isimdir bazılarının!..
Tüm inançları, laftadır, göstermeliktir!
Tanrıya tapınırlar; peygambere inandıklarını söylerler; Kurân’ı yataklarının tepesine asarlar; ölülere okurlar!
Yaşayan ölülerdir artık onlar; zombi olmuşlardır; farkında değillerdir!..
Tıpkı, ölümü tadanların, ilk aşamada öldüklerini fark edememeleri gibi; onlar da yaşayan ölü olduklarının farkında değillerdir!..
Kiminin şeyhi vardır, kiminin hocası efendisi!..
Sanırlar ki, onlara verdikleri rüşvetlerle ölüm ötesinde kendilerini kurtaracaklar!
Zavallılar, parayla seksle, isim yapmakla öylesine hücrelerine kadar konsantre olmuşlardır ki, “ALLÂH” adıyla işaret edilenin ne olduğunu düşünmeye dakika ayıramazlar! Hiç farkında değillerdir “Allâh Rasûllüğünün”ne olduğunun!
Güya müslüman ülkede, müslümanlar arasındaki, müslüman etiketli, yaşayan ölülere acıyın ve saygı duyun!..
Kurtlara böceklere yem olmak üzere mezara yalnız başlarına atılacakları güne kadar!
Ne mutlu, iman sahibi olarak, imanı doğrultusunda, her türlü cefa ve sıkıntıya katlanabilenlere...
Ne yazık, para, seks, isim uğruna âhiretini satanlara!
-112-
Dünya’da yaşarken, bugüne kadar bildiğiniz kişiliğinizden arınıp, “evrensel kişilik” edinemediyseniz; hâlâ da, bu yolda bilgi ve enerjinizi kullanamıyorsanız, bu hâl üzere ölümü tadacaksınız, demektir.
“Evrensel kişilik” nedir bunu kavrayabildiniz mi?
“ALLÂH” adıyla işaret edilenin ne olduğunu kavramamış olanların, “evrensel kişiliğini” fark etmesi de mümkün değildir.
“Evrensel kişiliğini” fark edemeyenler, geçmişte “bühl” olarak tanımlanmışlardır...
Onların tüm beyinsel faaliyetleri, dünyada bırakıp gidecekleri şeyler üzerine hasrolmuştur...
Onlar için önemli değildir “evrensellik”!.. “Evrensellik” kavramının yanına bile yaklaşamazlar.
Daha iyi nasıl yerler, daha çok nasıl ve kiminle seks yaparlar, daha çok nasıl kazanırlar, isimlerini daha çok nasıl duyururlar! Tüm yaşamlarını buna ayırmışlardır... Belki bazen de vicdanlarının sesini bastırmak için bir umre ya da hac yapar, sadaka, zekât dağıtırlar.
Tüm varlıkları bir çukurluk bedenleridir; oysa farkında bile değillerdir bunun!
“Evrensellik nedir”; “evrensel kişilik nasıl oluşur”, bunlara ancak o istidat ve kabiliyetle yaratılmış olanlar önem verirler; ve ona göre yönlenirler...
Gerisi içinse, “biri daha gitti sürüden!” derler.... Hepsi o kadar.
-113-
BiR’LİĞİN GÜCÜ
Birlikte hareket etmek adına, “KAZ”lardan alınacak dersler.
Göç eden kazları havada süzülürken hiç izlediniz mi?
“V” şeklinde bir formasyonla uçtuklarını fark etmişsinizdir.
Bilim adamları araştırmış, “Bu kazlar neden V şeklinde grup yaratarak uçarlar” diye.
Sonuçta kazların hiç de “kaz kafalı” olmadıkları ortaya çıkmış. Hatta bizlerin ders alacağı noktalar var...
Uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuşa onu kaldıran bir hava akımı yaratıyor. V şeklindeki formasyonla uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpınışlarındaki hava akımını kullanarak uçuş menzillerini yüzde 71 oranında uzatıyorlar. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu, grup hâlinde neredeyse ikiye katlıyorlar.
Bize çıkan ders: Belli bir hedefi olan ve bu hedefe ulaşmak için bir araya gelen insanlar, oraya daha kolay ve çabuk erişirler. Çünkü birbirlerinin çekimini kullanırlar.
Bir kaz V grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor, çünkü kaldıraçla hava akımının dışında kalmış oluyor. Bunun sonucu olarak hemen formasyona geri dönüyor ve “V”nin gücünü kullanıyor.
Bize çıkan ders: Kafamız kaz kadar çalışıyorsa, bizimle aynı yöne gidenlerle bilgi alışverişini sürekli kılarız.
Başta giden V lideri önünden gelen hava akımı olmadığından yorulduğunda en arkaya geçiyor; hemen arkasındaki lider konumuna geçiyor. Bu değişikliği sürekli yapıyorlar.
Bize çıkan ders: Liderliği paylaşmak ve zor işi rotasyonlu yapmak, hedefe ulaşmada ivme kazandırıyor.
Gerideki kuşlar öndekileri daha hızlı gitmek üzere uyarıyor.
Bize çıkan ders: Takım ruhu.
Formasyondaki bir kuş hastalanırsa veya bir avcı tarafından vurulur da uçamayacak hâle gelirse... Düşen kuşa yardım etmek üzere formasyondan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere yanına gidiyor. Tekrar uçabilene kadar veya ölümüne kadar onunla beraber kalıyorlar. Sonra gidip bir V formasyonuna katılıp kendi gruplarına ulaşıncaya kadar beraber uçuyorlar.
Bize çıkan ders: İşler zorlaştığında kenetlenmenin faydası var. Kazlar bile birbirlerine destek oluyorlar zor duruma düşen için!
-114-
2000 devrimini hayallerinde, öteden bir balon olarak düşünenler, hâlâ o balonun gökten inmesini bekliyorlar... Ya da bir UFO’nun gelmesini... Devrimlerin tüm şiddetiyle başladığının farkında değil kimse, çünkü başka türlü hayal ediliyor ve bekleniyordu!..
Önce gecenin zulmeti sonra günün aydınlığı gelir.
Şu değişime bir bakın ve görmeye çalışın...
Akı kara, karayı ak; doğruyu yanlış, yanlışı doğru; realiteyi sapma, sapıklığı realite; soyanı, sömüreni yüce, doğruları yazanı, hakkını arayanı ÖCÜ, tukaka gösteren DECCALİYET adamlarıyla her yanı sarmış, her şeye hâkim duruma gelmiş; hâlâ topraktan fırlayacak ya da uzaydan gelecek bir DECCAL bekliyorlar!..
Gelecek olanı bundan daha ne beterini getirecek ki!
Pes!..
Yuh OLSUN!..
Bu ne basîretsizlik!
Bu, ne kadar hayal dünyasında yaşamak!..
İnsanlık tarihinde değerlerin bu kadar ters-yüz edildiği bir devir yaşanmamıştır!
Ruhlarını, varlıklarını, benliklerini “deccaliyete” böylesine satan ya da kiralayan bir topluluk görülmemiştir!
Deccal devrinde olacakları söylenenlerin, neredeyse hepsi gerçekleşmiş... İnsanlar, cennet diye cehenneme davet ediliyor; cehennem cennet gösteriliyor; cennetse cehennem!.. Ve hâlâ daha, DECCAL bekleniyor!
Dünya mehdilerden geçilmiyor, belki de bunlardan biri gerçeği; biz hâlâ eli kılıçlı beyaz atlı mehdi gelip yeldeğirmenleriyle savaşacak beklentisi içindeyiz!
Acaba gerçek Mehdi ya da nezir veya her ne isimle anılırsa anılsın o işlevde biri, böyle bir dünyada elinde kılıçla ortaya çıkıp yeldeğirmenleriyle savaşacak kadar salak bir savaşçı olabilir mi!
Beyni iflas etmiş, düşünmesini unutmuş, emir-komuta ile denilenleri yayan yaşayan ölüler olan zombiler arasında kalmış beyin sahiplerine, iman ehline, Allâh güç kuvvet, direnç, sabır ve yürek ihsan buyursun... Gerçekleri idrak ettirsin.
Not: Hadiste otuza yakın sahte Deccal’den bahsediliyor gerçeği öncesi çıkacak Dünya’nın çeşitli ülkelerinde. Bu “deccaliyet” de olabilir kanaatimce.
-115-
“Büyüklerim Seni anlamıyorlar diye üzülme Üstadım... Biz büyüyünce belki de Seni anlarız”!..
“Ayça”dan...