101 - 120
-101-
“Vicdan” özündeki Hakk’ın seslenişidir!..
Eğer, vicdanın seni bir konuda uyarıyorsa; buna rağmen, şartlanmaların, tabiatın ya da benliğinin iteklemesiyle o davranışa devam ediyorsan, yanman mukadderdir!
Eğer, vicdanın seni hiç uyarmıyorsa, o zaman, zaten sana söylenecek bir şey kalmamış, demektir!
İnsanlarla ilişkinde; arzularınla, korkularınla, ya da tanrı görüyor anlayışıyla hareket edip; vicdanına kulak vermiyorsan, bil ki yalnız kalacağın o yolun sonu sana iyi şeyler getirmeyecek...
Kâbus ta mı görmedin hiç?
-102-
“Yarın ne getirecek?”
Çoğumuzun kafasında bu soru vardır...
Acaba cevabı ne?
Kesinlikle bilin ki, bu sorunun cevabı “DÜN”ünüzde gizlidir!
Belki bir dakika, belki bir nesil önceki “dün”de!
Dedesi erik yemiş torunun dişi kamaşmış, uyarısından başlayıp, bir an önceki davranışınıza kadar gelen bir çizgiyle...
“Gen” ilmi hakkında bilgimiz arttıkça göreceğiz ki, “irsiyet”in rolü tahminlerimizin çok fevkinde önemli.
Siz, bu gerçeği bilin; ister bir nefes sonraki “yarın”, ister bir yıl sonraki “yarın” için şu “an”ınızı ilminize göre en mükemmel şekilde değerlendirmeye çalışın!..
Ki böylelikle, torunlarınıza kamaşmış bir diş değil; gür sesli bir “vicdan” bırakmış olursunuz!
-103-
“ALLÂH” adıyla işaret edilen evrenlerin yaratıcısı indînde, “din” İslâm’dır!
İslâm’ı akıllı insan değerlendirebilir!
Ahmaklar ise, anlayışsız oldukları için, “İslâm”a karşı çıkarlar ve düşmanlık ederler!
“İslâm”, evrensel (gerçek anlamıyla) bir sistemdir ki; “doğa kanunları” denilen tüm kanunlar dahi bu sistemin bir parçasıdır!
Gökte, ötede bir tanrıya tapınma kavramının yanlış ve geçersiz olduğunu vurgulayan ve insanlığı bu yolda uyaran Allâh Rasûlü; ne bildirmişse doğrudur, kesindir ve içinde yaşanılan sistemin mekanizması gereğidir!
Kim, Allâh Rasûlü’nün dediklerini değerlendirirse, kendisi kazançlı çıkar ebeden!
Kim, Allâh Rasûlü’nün dediklerini değerlendirmezse, kendisi kaybetmiş olur ebeden!
Zira, Allâh Rasûlü, insanlara, bir tanrının gözüne hoş görünmeleri için değil; özlerindeki, hakikatleri olan “ALLÂH” adıyla işaret edilene ermeleri; içinde yaşadıkları sistemi değerlendirerek ebedî huzur ve saadete ermeleri için bildirimde bulunmuştur.
İslâm’ı değerlendirmek ya da değerlendirmemek sistemdeki bir mekanizmayı değerlendirip kullanmamaktır!
Ahmaklar ise, deve iğne deliğinden geçmedikçe bunu anlayamayacaklardır!
Not: “İslâm”, 1400 yıllık yorumlar bütünü değil; Allâh Rasûlü’nün bildirdikleridir!
-104-
Yumurtası içindeki civciv kasılıyordu; “benden büyük yok bu dünyada”!
Kozası içindeki insana göre de, ondan daha iyi bilen yok!..
Bir yanda, şeyhim, efendim, “Mehdi”m her şeyi en iyi bilir; ben, o ne derse onu yaparım; diyen mahalleli!..
Dünyası, mahallesinden ibaret!.. En büyük, “efendi”si!.. O, kutup; o, gavs; o, Mehdi!!!
Evrensellik kavramı uğramamış mahalleye hiç!
Evrenselliğin ne olduğundan habersiz mahalleliler; ağalarını, şartlarını bilmedikleri Dünya’nın kurtarıcısı olarak görmeye devam ediyorlar!
Diğer yanda, kendini “kurtarıcı” görüp, doğa güçlerini emirlerinde sananlar!
Dünya, bugünkü kadar traji-komik yaşamadı!
-105-
Evrimle gelen nesil “insansı”, Âdem’den gelen nesil ise “insan” adını alır, demiştik geçmiş kitaplarımızda ve bunun izahını yapmıştık gene onlarda...
Allâh’ın bir topluma rahmet ve merhametinin alâmet ve işareti odur ki, onları derinden yönetenler, “insan” sınıfındandır...
Allâh’ın bir topluma gazap ve Celâlinin alâmet ve işareti de odur ki, onları derinden yönetenler, “insansı” sınıfındandırlar!
Toplumlar, hâl diliyle, hâllerine göre yöneticilerini talep ederler ve Allâh da onların bu taleplerine icabet eder!