Üstad
− Eğer fark ettiyseniz, bu fark ediş size neler düşündürdü?..
Cevaplarınızı burada istiyorum... Bana arkadan e-mail veya mesajla cevap vermeyin lütfen, onları okumuyorum...
Her şeyi burada açık açık konuşacak duygusuzluğu edinin artık!..
Eğer bu dediklerim size ulaşmıyorsa, o zaman bana hiç gerek yok; bir saygıdeğer şeyhefendi ya da hocaefendi de sizlere çok şeyler verebilir demektir!..
Cevaplar
− Allâh (C.C) ve sistemin büyüklüğünü, mükemmelliğini ufacık beyinlerimizle anlayabilmek zaten imkânsız!.. Ancak anlamaya çalışmak bile haşyet duymak için yeterli bence... En azından bende böyle oluyor Üstadım...
− Semboller ötesinde birtakım şeylerin olduğu kesin fakat, düşüncelerimi beş duyu ötesine yönlendiremedim, bir altıncı boyutta düşünemedim...
− Hiçbir şeyin gördüğümüz ve anladığımızı zannettiğimiz ve beynimizin içinde hayal ettiğimiz gibi olmadığını...
− Anlatılanların sembol olduğunu, zaman zaman, yoğun bir şekilde sohbetlerde idrak ettiğimde bunların tamamen yaşamımızda gerçekleştiğini düşündürdü...
− Ürküntü değil, kendini bulmanın idraki ve tadını hissetme, ne olduğunu bilerek her şeyle bütünleşmek... İşte o zaman, kâinatin rumuzları sembolleri bir bir çözülüyor... Yeniden doğanların safında yerini bilerek alıyorsun...
− Yanlış şartlanmalarımı düzeltmek için yaptığım çabanın çokluğuna karşılık, az olduğunu fark ettiğimde hep ürküntü içindeyim...
− Hiçbir şeyi çözemediğim için ürküntü içindeyim...
− Şartlanmalardan kurtulmak zorunda olduğumu, aksi hâlde hiçbir şeyi hakkıyla idrak edemeyeceğimi düşündürdü...
− Her an karşılaştığım sembolleri okuyamamanın sıkıntısını duyuyorum...
− Daha önce DİN konusunda şartlanma yollu da olsa hiçbir bilgim olmadığı için fazla şaşırmadım ve elimden geldiğince bu gerçekleri araştırmaya ve anlamaya çalıştım...
− Kendi hayalimizdeki bir âlemde yaşadığımızı; gerçek âlemin çok değişik ve acımasız olduğunu anlıyorum...
− O ilk fark ediş anım titretmiş ve ürpertmişti beni!.. Meğer her şey bir adım ötemdeymiş dedim... Daha önce bu idrak sınırından defalarca döndüğümü hatırladım...
Nihayet bu idrak ettiriliş sonrasında dönüş yolu yoktu; gidecek başka kapı yoktu!.. Ya ileri gideceksin ya da azaptasın dedim kendime..
− Şu an’a kadar öğrendiklerimden çıkardığım en önemli sonuç, var zannettiğim her şeyin aslının BEN’de olduğu, ayrıca bunları ortaya çıkaracak kuvvetinde halifetullâh olarak BEN’de bulunduğunu bilerek, her şeyin özünü bulmaya çalışıyorum.
Her farklı bilinç boyutunda gerçekler değişiyor gibi sanki, bu yüzden mecazlar veya şimdiki gerçek bildiklerim her an değişebilir gibi geliyor...
− Ürküntü olarak adlandırdığınız duygunun kişinin idrakı ile bağlantılı bir his olduğunu, herkeste farklı hislerle isimlenmesi gerektiğini düşünüyorum; tanrımı öldüremememin sıkıntısı ile tamamıyla taklit yaşamdayım...
− Bir şeyden ürkmek gerekseydi bu ürkmenin kendisi olurdu diye düşünüyorum...
− Epeydir chatte sorularımıza muhatap oluyorsunuz... Bizde bahsettiğiniz fark edişi algılıyormusunuz, ki açıklamamızı istiyorsunuz Üstadım!!?
− Sembollerle sınırlanmış olmak ürkütücü!..
− Sembolleri okumak zaten çözmek değil mi? Yani çözülmek...
− İdrak ettiklerim, edemediklerimin yanında çok azdır. Sistemin (Dinin) tarafınızdan yapılan rasyonel açıklamasıyla anladıklarım karşısında heyecan duyuyor, çözemediklerimin karşısında ise ilmimi ve kapasitemi arttırma çalışmaları yapmaya çalışıyorum...