Şimdi soruyorum...
İbrahim Rasûlullâh gibi, tevhidin içinde olabilen, idrakı “hanîf” olmayı kavrayabilecek düzeyde beyne sahip, melekûtu seyretmiş (Kurân’daki okuduğunuz âyete göre) biri, gezegene, Ay’a, Güneş’e bakıp da bu benim RABBİM der mi?..
Cevaplar
− Demez…
− Demez…
− Bence Rabbim der, eğer onların altında gerçekten Rabbini görüyorsa...
− Fıtratı Hanîf olanın yönelişi, yalnız Fâtır’a olmaz mı?..
− Henüz Tahkike yeni yönelmesine yol açan Zühre yıldızının melekî kuvvelerinin tesiri altına girmediği ve kendisinde Cemâl isimleri yeterince açığa çıkmadığı için, Rabbim diyebilir diye düşünüyorum...
− Demediğini, buradaki gezegen, Ay ve Güneş’in farklı anlamları olduğunu düşünüyorum...
− Gerçeğe varabilmenin ancak derin düşünme yollu olabileceği, yönelimimizin dışa-öteye değil, içe-öze olması gerektiği bu âyetlerde mecaz yollu anlatılmakta... Ayrıca ilâhî kuvvetlerin, kuvveden fiile çıkışının da meleklerle olduğu bildirilmekte diye düşünüyorum…
− Kurân’da bahsedildiği için dediğine inanıyoruz, derinliğine anlamını da sizden okumayı bekliyoruz.
− Tevhidi anlatım gereği demiştir...
− Der, çünkü benzetme yollu kavmine düşünme yolunu göstermektedir...
− Nebiyullâh olarak Mardiye mertebesinde olduğu için demez diye düşünüyorum, Üstadım...
− Hanîfliğin babası olarak bilinen bir Zât’ın gezegeni, Ay’ı ya da Güneş’i ilk etapta bile olsa Rabbi olarak kabul etmesi düşünülemez. Ancak Kurân’daki âyetlerin çoğunun sembol yollu anlatım olduğu düşünülürse, bu âyetin de özellikle o zamanki halkın durumunu da ifade eden bir anlatım tarzı olduğunu düşünüyorum.
− Kurân’da müşriklerin taptıkları putların geçici olduğunu, buna mukabil Allâh’ın Bâkî olduğunu Ayn-el Yakîn olduğunu göstermek için sembol olarak anlatılmıştır…
− Demez; çünkü gök cisimlerine tapanlari kınamak; onların gittiği yolun yanlış ve sapıklık olduğunu göstermek olduğunu düşünüyoruz.
− O bir Rasûl olduğu için; insanları taklitten çıkarıp tahkike erdirmek için benzetme yollu anlatmıştır..
− Hayır demez. Buradaki anlatımın sembolik olduğunu düşünüyorum.
− Demez, insanları gerçeğe yönlendirmek amacıyla oluşturduğu bir senaryodur...
− Ay ve Güneş adı altında ki mânâları kendi özünde bulduğundan dolayı, mânâları yönünden bu benim RABBİM demiştir...
− En’am 74. âyetinde Hz. İbrahim’in, babası Azer ve onun toplumunun bir gezegene, Güneş’e ve Ay’a Rabbim dediğini anlıyorum... Hanîf olan Hz. İbrahim’in değil...
− O âyette kullanılan kelimelerin mânâlarına bakmak gerekli, acaba... hocanın yazdığı gibi mi kelime mânâları...
Üstad
− Bence bir araştır; acaba “....” doğru söylüyor mu?!!
− “.....” ben sana ve doğruyu yazdığına inanıyorum!..
Cevapların Devamı
− “Şir’a (Sirius) yıldızının Rabbi de Allâh’tır” diyor Kur’ân. Hz. İbrahim de, bu anlayış ile Rabbim demiş; ancak, bir yerde Allâh’ı kayıtlamamak için bir başka noktaya geçmiştir...
− Enfüsî olarak melekûtu seyretmiş olması ile birlikte, âfakî olarak böyle söylemek durumunda...
− Hz. İbrahim gibi bir Tevhid ustasının elbette böyle bir düşünce içinde olduğu düşünülemez.. Nitekim, semâların ve arzın FÂTIR’ına yönelmiş, Yaradanına veya Rabbine yönelmiş olduğunu söylemiyor... Burada Öz Boyut bilincine işaret var gibi geliyor bana...