Âhirette şefaat ise, yalnızca yatay planda getiri sağlar...
Kişi Dünya’da şefaati değerlendirirse, mânen yüksek mertebelere ulaşabilir... Kişi Dünya’da dikey planda gelen şefaati değerlendiremez ise; âhirette, Dünya’da değerlendirdiği kadarının, yatay planda olanını değerlendirmek kısıtlamasıyla karşı karşıyadır; ki bunu da hiç kimse değiştiremez!
Şefaat; insanların, kendilerini arındırmaları için yapacakları çalışmalar konusunda birisinden yardım almaktır!
Şefaat; müminlerin cehennemden çıkıp cennete girebilmeleri için arınma yollarını öğrenmeleridir...
Birisi kolundan tutup da cehennemden çıkarmaz kimseyi!..
Şefaat, hangi yanlış anlaması veya değerlendirmesi nedeniyle cehennemde yanmakta olduğunu ona idrak ettirip; onun bu eksiğinden arınmasını sağlar, böylece de ona şefaat etmiş olur!..
Cennette şefaat yoktur! Ölüm anından cennete girene kadar gelen bütün şefaatler; kişinin içinde bulunduğu süreç içinde kendisine azap veren değerlendirme yanlışından kurtulması amacına dönüktür...
Şefaat edilen kişinin, şefaat edene inanmış olması şartıyla mümkündür!..
Anlaşıldı mı ŞEFAATİN ne olduğu?.. Eksik kalan yerleri varsa lütfen sorun, biliyorsam açıklamaya çalışayım...
Şefaatçilerin şefaati, edilecek kişinin ancak şefaat edenlere inanmış olması şartıyla mümkündür, demiştim...
Mesela, bana inanmayan bir kişi benim verdiğim bilgileri değerlendiremez... Değerlendiremeyince de bu durum, ilim şefaatinden yararlanmaması demektir!
Soru
− Allâh’ın fazlı nasıl olur?
Üstad
− Fıtratında sana o kolaylığın sağlanmış olması dolayısıyla...
Soru
− Cebrâil (a.s.)’in Rasûlullâh Efendimiz’i sıkması olayı ile kadr anı arasında bir bağlantı kurabilir miyiz Üstadım?
Üstad
− Cebrâil’in sıkması deyimiyle tanımlanan olay, kişiye özel bir olaydır... Kişiye yönelimdir... Kadir süreci ise kişinin yönelimine bağlıdır!
Soru
− Tefsir ile Tevil arasındaki fark nedir?
Üstad
− Tefsir; gelen metni açıklamadır... Tevil ise, sembol yollu anlatılanı veya zâhirinde anlaşılandan farklı iç mânâ ihtiva eden metni deşifre etmektir!..
Soru
− Üstadım, namaz kılarken Kur’ân âyetlerinin sadece ayakta dururken okunmasının sebebi nedir?
Üstad
− Ayakta Kur’ân okurken, gerçekte dilinde okuyan Kur’ân sahibidir... O bâtınî hakikatin önünde zâhirinle sen eğilirsin...