Soru

− Varlığın Tek oluşu dikkate alındığında vahiy, kudsî hadis ve hadis arasındaki farkları açıklar mısınız..?

Üstad

− Bu konuyu “Tek”lik ifadesi kullanarak sorduğuna göre, Tek’ten çoka bakış açısıyla çözmek gerekir...

Vahiy; fıtrî melekî boyutun beşerî boyuta müdahelesidir... Nübüvvet ilmine dayalı bilgilerdir.

Kudsî Hadis ise; melekî boyuttan algılananın, beşerî veritabanına dayalı bir şekilde açığa çıkmasıdır... Risâlet ilmine dayalı bilgilerdir.

Hadis ise; İlâhî ilim ve sistem muvahecesinde insanlara içinde bulundukları şartlara göre, onlar düzeyinden açıklamalardır...

Soru

− Eğer sayısız bigbanglerin olduğu söz konusuysa, o zaman evrendeki genişleme her yerde farklı demektir, değil mi?

Üstad

− Evren acaba hangi evren; ve neye göre?.. Bu konular henüz kesinlik kazanmadı... Eğer bu böyle ise, bu da böyle ise; diye düşünülegiderek yapılan bir tahmin bugünkü teoriler...

Soru

− “Evrenlerin ne başı vardır ne de sonu vardır, sürekli dönüşüm söz konusudur” demiştiniz. Bu cümleden eğer evrenlerin kıyametleri sonucu dönüştüklerini anlarsak, kıyameti kopan yani dönüşen evren ne oluyor?

Üstad

− Bakın şurayı iyi anlayalım...

Dönüşme ve değişmeler hep BİZE GÖRE; yani bu mevcut duyularımıza, bedensel algılayıcılarımıza, bedensel sensörlerimize GÖREdir!..

Eğer Mutlak ilim ve kudret açısından olaya bakma kapısı bize açılırsa, görürüz ki, tanrının yaratmak için bigbangi kullandığı bir kâinat içindeyiz kavramı, çok başka bir anlam kazanır... Dönüşüm, oluşum, …şum ...şum vs. hep bizim bedensel algılayışımızdan doğan kısır yakıştırmalardır!

Soru

− İnsan ruhunun beyin tarafından üretildiğini söylüyorsunuz. Bu konuya ters görüş öne sürenlere, nasıl bir yanıt verebiliriz.

Üstad

− Eğer o kişi hâlâ tanrı kavramına dayalı düşünüyorsa, elbette ki dışarıdan gelen ve bedenden önce yaratılan bir ruhtan söz edecektir...

Ahmed Kayhan (merhum) adıyla çıkan kitaptaki Gazâli’den alıntıda, Hz. Muhammed’in ruhunun bile, bedeni oluşmadan önce var olmadığı yazılıdır...

Biz hâlâ dışarıdan, cin türü, şeffaf bedenli bir meleğin getirdiği ruhtan söz ediyorsak; buna verilecek cevap, “Anlayışın mübarek olsun!” demekten başka bir şey olamaz...

Tenezzülat mertebelerinin tamamı ruhtan meydana geldiği için; varlıkta olan her şey RUH ile kaîmdir; ve ruhtaki mündemiç şuur ile de şuur sahibidir!.. Ve bu yüzden de her şey hayat sahibidir...

Dünya’nın da Güneş’in de, ruhları ve dolayısıyla şuurları vardır... Ve her şey; hiçbir şey hariç olmamak üzere her şey, her an her yerde Allâh’ı hamd ve tespih etmektedir... Bu da onların ruh ve şuur sahibi olmalarından dolayıdır...

İnsan ruhunun farklılığı ise, tenezzülatın sonunda beden boyutundan urûc istikametine dönüşte ortaya çıkan bir ruh olmasıdır ki; bu ruh eğer urûcuna devam ederse daha sonra da NÛRa dönüşür ve cennet boyutunda yaşamaya devam eder... 

47 / 101

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!