Soru
− Hz. Meryem’in Hz. İsa’ya hamile kalışı ile ilgili soru: Hz. Meryem’e gelen melek ne yapmıştır? Sperm görevi nasıl oluşmuştur izah eder misiniz?..
Üstad
− Meleklerin yolladığı impulsların, genetiği etkileme ve mutasyonlar oluşturma özelliği vardır... Bu boyuttaki bir gelişme ile Hz. Meryem’in hamile kaldığını düşünüyorum... Bir şekilde yaratan, başka bir şekilde de yaratabilir...
Soru
− Zikreden, zikredileni zikrederken yaptığı zikrin bile farkında olmayış hâlini nasıl değerlendirirsiniz?
Üstad
− Tüm varlık yazdığın zikri yapmaktadır... DİNLEYEBİLENE; OKUYABİLENE...
Soru
− Namazda okunan tahiyattaki Kelime-i Şehâdeti Mi’râcta kim söylemiştir?..
Üstad
− O bölüm sonradan ilavedir... Mi’râctakinde yoktur...
Soru
− Hz. Âli, “Görmediğim Allâh’a kulluk etmem” nüktesi ile neyi anlatmak istiyordu?
Üstad
− Kendisindeki enfüsî ve âfakî müşahedenin tam oluşunu... Dolayısıyla “Ayn-el yakîn” müşahede sahibi oluşunu!..
Soru
− Ezelde (dehr=sıfat boyutunda) takdir edilmiş olanın yıldızlar ve burçlar âlemi vasıtasıyla Efâl âlemindeki zuhuru, vehmin hükmü altında olan terkipsel birimler tarafından, “falanca şunu yaptı da başına şu belâ geldi” olarak algılanır... Tabiatımız nedeniyle, “belâ” veya “ceza” olarak algılanmakta olan oluşlar, takdirin sonucu olmakla beraber, o irade bu birimden çıktığı için, yaptıklarımızın sonucu olarak da değerlendirilebilir diye düşünüyorum Üstadım.
− İlham meleği ile vahiy meleği arasında ne gibi fark vardır..?
Üstad
− Aynıdır... Fark yoktur... Gelen kişiye göre biz “ilham” veya “vahiy” diye ayırırız... Gelen kişi Nebi ise “Vahiy” deriz; Velî ise “İlham”!.. Sâdık olması şartıyla... Sezgi ile ilhamı karıştırmamak gerekir...
Cevaplar
− Başımıza gelenleri, belâ, cezalandırma diye değerlendirmemiz tamamen terkipsel oluşumuza bağlı bir perdelilik durumu olduğundan, sistemin işleyişindeki çeşitli vesileleri gerçek nedenlermiş gibi algılıyoruz. Yaşadığımız her şey takdirdendir.
− Mevcut olan aklım benim kaderimdir, idraka dayalı bir şekilde astroloji ile ilgilenir, gereğini mevcut olan kapasitesi kadar yaşarım. Başımıza gelen belâdan, sizin geçen gün belirttiğiniz gibi hangi yönde bir arınma oluşturduğuna bakmalı.
Soru
− Üstadım, iman sahibinin ibadetlerinden namazın, belli vakitleri var... İkân sahibinin ubûdetinin namazında vakti söz konusu olur mu?..
Namazın mi’râc olabilmesi için kişinin öncelikle hayatında tekliği yaşaması mı gereklidir? Yoksa bunu yaşamadan direkt olarak namaz mi’râc olabilir mi?