İsim, İsimlenenin İçeriğini Ne Kadar Anlatır?
Burada çok çok önemli bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum…
İsim; dikkati, düşünceyi bir varlığa yönlendiren kelimedir...Biz bir ismi, üzerinde konuşmak ya da herhangi bir şekilde düşünmek istediğimiz varlık için kullanırız...
“ALLÂH” kelimesi bilindiği üzere bir isimdir! Ve dahi, herhangi bir dile tercümesi, genel dil kurallarına göre mümkün olmayan “özel isim”dir!
“Hulûsi” kelimesi nasıl bu fakîre işaret eden; tanımayan biri için de bu işaretin ötesinde hiçbir şey açıklamayan bir kelime ise; “ALLÂH” ismi de yalnızca bir “özel isim”dir ki, işaret ettiği varlık hakkında hiçbir açıklama getirmez!
İlk defa bu kelimeyi duyan kişi, sadece, bu isimle anılan bir varlık olduğunu anlar! Peki bu ismin işaret ettiği varlık nasıl bir varlıktır?.. Bir tanrı mıdır ya da başka bir şey midir?..
İşte burası, işin en önemli tarafıdır!
Bize, “ALLÂH” ismiyle O = HÛ varlığı tanıtan Rasûl Muhammed Mustafa (aleyhisselâm); O isimle işaret edilen varlığın, bir “tanrı”, “mâbud”, “ilâh” olmadığını vurgulamakta; getirdiği açıklamalarla da, “Sizin ilâhınız Allâh’tır” beyanıyla; bizim “ilâh” ya da “tanrı” diye var sandığımız şeyin gerçekte “Allâh” ismiyle işaret edilen varlık olduğunu açıklamaya çalışmaktadır!
“Sizin ilâhınız Allâh’tır” demek; “Allâh’ın bir tanrı olduğu yani ilâh olduğu” anlamına gelmeyip; aksine, şu mânâda olarak ifade edilmiştir:
“Siz tanrı-ilâh diye bir şey kabul ediyorsunuz ya... İşte öyle bir şey yoktur!.. Tanrı-ilâh yoktur, ALLÂH ismiyle işaret edilen bir varlık vardır! Bu isimle size anlatmaya çalıştığım “O”, varlığı ve özellikleri itibarıyla, sizin var sandığınız tanrı-ilâh kavramından tamamıyla ayrı bir şeydir! Öyle ise, bugüne kadar üzerinde düşündüğünüz ve var sandığınız tanrı-ilâh fikrini bir yana koyarak; “ALLÂH” özel ismiyle işaret edilen varlığın ne olduğunu bir nebze de olsa fark etmeye, tanımaya çalışın!”
Evet, Dünya... Dünya uydusunun tâbi olduğu 1 milyon 303 bin defa daha büyük Güneş adlı yıldız... Güneş gibi 400 milyar yıldızdan oluşan galaksi... Bu galaksi gibi milyarlarla galaksiyi barındıran varlığını algıladığımız evren... Algılama boyutumuza hitap eden bu evren gibi, sayısız algılama boyutuna hitap eden sayısız evren içre evrenler... Ve nihayet bu sayısız evrenlerin içinde yer aldığı açının “<” yaratıldığı tek nokta! Tek an! Dehr!
İndînde, sayısız “an”lar, “nokta”lar; ve o “nokta”lardan meydana gelen “<” açılar içinde sayısız evren içre evrenler Yaratan varlığa işaret amacıyla kullanılan “ALLÂH” ismi!
Evren içinde, Afrika’daki “tanrıkulu” kabilesinin totemi ne ise...
“Allâh İsmiyle İşaret Edilen”in indînde, insanların tanrı-ilâhı da o işte!
Nerede bugünkü Dünya toplumlarının düşündüğü “tanrı-ilâh” fikri...
Nerede Muhammed Mustafa’nın Kur’ân-ı Kerîm ile açıkladığı “ALLÂH” ismiyle işaret edilen!
Kur’ân-ı Kerîm; şirk ve tanrı-ilâh necâsetinden tâhir olmuş, gerçeği anlamaya gayret eden, düşünen beyin sahibi “insan”lar için gelmiştir!.. “Allâh” ismiyle işaret edileni fark edip kavramaya çalışsınlar ve O’nun gereklerine ve gerçeklerine göre yaşasınlar diye!
İnsansılar ise, elbette güdülecekler ve diğer mahlûkat gibi yaşamaya devam edeceklerdir!
Evet, şirk yani tanrı düşüncesinden berî olan Hz. Muhammed (aleyhisselâm) da işin hakikatini araştırıyordu ki...