Sırr-ı “B”den söz et bana dostum!..
Küllü zerrede, zerreyi küllde gören holografik bakıştan söz et!..
Gel öyleyse, hiç olmazsa, bakalım uzaktan, “B” harfinin yazılışına...
Önce kalemle koyar noktayı ve sonra yukarı doğru çeker uzatırız onu. Nokta olur çizgi; ya da “Elif”!.. Sonra ondan, önce bir yarım daire, o da yetmez ikinci bir yarım daire çizeriz altına!
Nokta oldu çizgi; çizgide iki yarım daire toplandı altlı-üstlü...
Üste Zâhirin temsil olduğu birinci yarım daire; altta Bâtını sembolize eden ikinci daire. Her iki daire de çizgiden, “Elif”ten alıyor varlığını. Elif ise “nokta”dan oluşmuş.
Çizgiden (Elif’ten) başlayıp, çizgide biten sıra noktalardan oluşmuş iki yarım daire! Çizgi de, çizginin kıvrılmasına göre değişik bir isim verilmiş yarım daire de... Hepsi de noktalardan oluşmuş bir şey işte... Adı “B”!.. Ne isim “B”!..
Latinceyi bırakalım da Arapça’da bakalım “B” harfine...
Üstte bir yayvan kazan üstü... Altta bir nokta!
İki boyutlu bakarsan böyle... Ya üç boyutlusu?
Alttan bakarsan, noktadan yukarıya doğru uzanan bir koni! Noktadan projekte olan bir koni! Koninin içi, sırlarla dolu Nokta’dan açılan!
Nokta’dan oluşan sonsuz sayıda koni... Koni içre koniler!
Sayısız Esmâ açılımları noktalardan koniler hâlinde!
Fe tebârek Allâhû ahsenül HÂLIKIYN!
Oysa kimi iki boyutlu algılıyor her şeyi, gözünün gördüğünden ibaret sanarak; “kopuk nokta, yukarıdaki yayvandan” diyerek... Kimi de “Nokta’dan gelmiş Nokta’yım ben. Bir koniyim ki, her noktam noktalardan başka bir şey değildir! Açılıp saçılıp nice noktalar meydana getiren NOKTA’yım ben” diyor!..
Her ne demekse!
“B” sırrını gör dostum!..
İnsana ayna olan Kurân’ın neden “B” ile başladığını bir sorgula!
“İkiz kardeşin olan Kur’ân”, “B” ile başladığına göre, “B” ile başla her işine ve her algıladığına; her değerlendirmene. Kendini tanımana!
Görgünü, ufkunu genişlet! Varlığını oluşturan “Esmâ”yı tanıyarak!
Kozanı terk et!
İki boyutlu basar (göz) yaşamı kayıtlarından çıkıp; çok boyutlu “BASIYR” olduğunu fark et!
Şuurunla, B-ismi-ALLÂH de...
Kur’ân aynasında, seyret Rahmân’ı, Rahıym’i; Hâlık’i, Muhyi’yi ve daha nice nicelerini!..
İsimlerini ayna yaptı sana, kendini tanıyasın, ona göre yeni evini iyi düzenleyesin diye...
Ama gel gör ki sen nelerle ömrünü tüketip, ömrünü harcayıp gidiyorsun; neler uğruna neleri kaybediyorsun, ebeden!
“Halifesin” dedi sana, kendini hatırlayasın diye; sen sandın kendini insanların efendisisin!
Dünya bir rüya... Yeni boyutta uyandığında anlayacaksın bu rüyanın ne olduğunu; ama ne çare ki, o zaman da yeni evini şekillendirme hakkın son bulmuş, fırsat elinden kayıp gitmiş olacak!
“Kanmayın” isimli bundan önceki yazımızı hatırlayın!..
Bırak dışındakilerle uğraşarak ömür tüketmeyi de kendini tanı, özündekini keşfet, ufkunu genişlet; görgünü arttır; Dünya’yı ve sana bahşedilmiş özündeki üstün kuvveleri keşfet “B” sırrı ile, holografik bakış aynasında!
Hatırla ki...
Herkesin tek şansı var ve bir ikincisi asla olmayacak!
23 Eylül 2005