Kanmayın

Sürekli oyuna getirip kandırıyor!

Sürekli oyuna getirip kandırıyor!

Göz açıp kapamak kadar bir süre gaflet bassa, akabinde bakıyoruz oyuna gelmişiz!

Oyunu yuttuktan sonra da uyan, uyanabilirsen!..

Allem ediyor, kallem ediyor, sürekli oyuna getirip saptırıyor!

Nihayet öyle bir noktaya geliyoruz ki artık; bir düşünüyoruz, dönüşü olmayan noktadayız!

Oysa atasözü meşhur:

“Zararın neresinden dönülse kârdır!”

Kandıran kim mi?..

Kâh insanın baş düşmanı, kâh da vehmimiz!

Biri dışarıda, diğeri içeride!

Dışarıdakinin derdi belli! İnsanın kendisinden üstün vasıflarla varoluşunu hazmedemiyor; “eşref-i mahlûk” olan insanı, hayvaniyet derekesinde yaşatmak istiyor! Bunun için de görünmezliğinin ve yapısının getirisi olan her silahı kullanıyor!

İçerdeki ise, bilgisizliğimizi veya anlayışsızlığımızı, kendimizi ve özümüzü inkâr edişimizi kullanarak bizi cezalandırıyor!

Biri, dışarı çekiyor!..

Diğeri, içeri gömüyor!

Peki nasıl kurtaracağız kendimizi bu belâdan!.. Türlü oyunlarla, kapana kısılan hayvan gibi toprak altını boylamaktan!!?

El cevap!

“EÛZÜ OKU”mak suretiyle!

Ya huuu, her gün belki yüz kere “eûzü...” çekiyoruz, ama hiçbir şey olmuyor! Bu ne belâdır ki, eûzü çekmek kâr etmiyor!..

Etmez dostum, etmez!.. Eûzü çekmek boştur; hiç kâr etmez bu belâya!

Sen, tıpkı bir ses kayıt cihazının tekrarlaması gibi, ezberlemiş olduğun kelimeyi tekrar ediyorsun! Buna çekmek demişsin! Ömür boyu çekersin elbette daha!

İlk olarak...

Aramızda yaşayan görünmez varlıkların varlığına iman etmek ve onların kendilerine özgü bir şekilde insan beyinlerine çeşitli impulslar yollayarak, düşünceleri etkileyebildiğini fark etmek gerekir!

ALLÂH Rasûlü ve son Nebisinin bildirdiği her şey, insanın, bir sistem gerçeğini fark edip; işleyiş mekanizmasını anlayıp, ona göre kendini koruması (takva) ve de kendi hakikatini tanıması içindir!

ALLÂH Rasûlü, “OKU”muştur (ikra); ve bizim de “OKU”yanlardan olmamızı istemektedir!

Bu nedenle de...

Bizim korunanlardan olmamız için, “OKU”mamız zorunludur! “Çekmemiz” değil!.. Hatta kesinlikle, “çekmekten” uzak durmamız gerekmektedir!

ALLÂH Rasûlü “OKU”nasıdır!.. Sünnetullâh, “OKU”nasıdır!.. Eûzü “OKU”nasıdır!.. Bismillâh, “OKU”nasıdır!.. Kur’ân, “OKU”nasıdır!..

Hâl böyle ise...

“Eûzü çekmek” yerine, eûzü “OKU”mak gerekir!

Eûzü “OKU”mak ne demektir?

“Eûzü çekmek”, âdet üzere, şartlanma üzere, bir şeylerden koruyacağı fikriyle, “Eûzü Billâhi mineş şeytanir raciym” demek; ve bunu, aklına düştükçe, kafana göre sırası geldikçe tekrar etmek, demektir!

Eûzü “OKU”mak ise...

“Eûzü”; sığınırım, anlamınadır... “B-illâhi”; varlığımı oluşturan, ismi ALLÂH olanın kuvvet ve kudretine, anlamındadır... “Mineş şeytanir raciym”; taşlanarak (yani, kendisine acı veren bir olayla) kendi hakikatinden uzaklaştırılmış olan, kandırıp saptırıcıdan!

Tek bir cümleye dönüştürelim şimdi bu anlamı:

Kendisinin fevkinde bir kapasiteyle yaratılmış bulunmam sebebiyle, hakikatinden uzak düşmüş varlığın, intikam amaçlı beni kandırıp saptırıcı davranışlarından; ismi “ALLÂH” olanın, varlığımdaki Zâtî, Sıfat ve Esmâ’sının kuvvelerine sığınırım!

İşte, eûzü “OKU”yabilmek için, önce bu anlamı kavramak gerekir kanaatimizce... Bu da işin ikinci basamağı!

Bu idrak oluştuktan sonra...

Şimdi geldik işin önemli olan üçüncü yanına... Görünmez (şeytaniyet özellikli) varlıkların, nasıl kandırıp saptırma işlemi yaptıklarına...

Burada, onların ana felsefesini açıklamaya çalışacağım, tek tek örnek olay vermek yerine...

İblis’ten bu yana, şeytaniyet vasıflı tüm görünmez varlıkların ana amaçları; insanların, “halife” ve “eşref-i mahlûk” özelliklerinden uzaklaşarak, tamamen hayvan gibi yaşamalarını sağlamaktır! Böylece, insanın yaradılışı aşamasındaki, o topraktan meydana gelmiş bir hayvandır; yeryüzünde ancak kan döküp fesat çıkaran bir insansı türüdür savını doğrulatmak isterler!

Bunun için de temel prensipleri; İNSANI, DIŞA YÖNELTEREK; İÇSEL KUVVELERİNİ KULLANMAKTAN MAHRUM BIRAKMAKTIR!

56 / 88

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bu Kitabı İndirebilirsiniz!