− Birimin Elf’i
− Feyz’dir..
− HAKİYM
− Sabah ilk kalktığında Besmele ile uyanabilmektir.
− İlmin başı ALLÂH bilmektir...
− Öz’ümüz...
− Zikir...
− İkra bismi rabbikellezi alak...
− ZİKİR...
− “Nasıl” kelimesi olabilir mi?..
Üstad
− İçinizden birinin cevabı benimkine çok yakın çıktı...
Cevapların Devamı
− Tahkik ve Tefekkür.
− ÖNYARGISIZ BİR ANLAYIŞ İLE OLUP ZİKİR...
− Yönlendirilmiş zikir...
− İnsan−İlim kendin bilmektir.
− Kim Üstadım?..
Üstad
− Benim bu soruya cevap olarak vereceğim kelime şu olurdu: “NİYE”...
Soru
− Açıklar mısınız Üstadım?..
Üstad
− Ne anlatılırsa anlatılsın onun ötesi vardır ve ötesine bu kelimeyle erişilir diye düşünüyorum.
İlimden−hikmetten kim, neye, ne kadar ulaşmış olursa olsun, onun daha ötesi mutlaka vardır... Kendisinde açığa çıkan ilim ile yetinen, orada kalır ve ötesinden mahrum olur.
Oysa açığa çıkan ilim ve hikmet açığa çıkmamışlar yanında bir damla gibidir...
Dolayısıyla ilim ve hikmetin ötesine ulaşmak isteyen hiçbir zaman eline geçenle yetinmemeli, daima ötesini “NİYE” kelimesiyle araştırmalıdır; diye düşünüyorum.
Soru
− Kendisinde ilim açığa çıkan biri, bu ilim yoluyla da fazlasını fark edip de mevcut ile yetinebilir mi?..
Üstad
− Elbette, pek çok kişi geldiği kadarıyla yetinip; aldığı ilmi bir yana koyup, gene eski işlerine dönüyorlar... Bunu çok defa gördük...
Soru
− Zan üzere olmadığını nasıl anlarız, Üstadım?
Üstad
− Aldığınız ilim konusunda ZAN üzere olmadığını tespit etmenin yolu, o aldığın ilmi sisteme uygulamaktan geçer... Dişliler birbiriyle uyumlu olup çarklar dönüyor ve sistem çalışıyorsa, cevap muhtemel doğru olabilir...
Şimdi bir başka konu üzerine eğilelim isterseniz..?
Rasûlullâh zamanında bir kısım insanlar O’nun yanına gelir ve “Senin dediklerine ve Rabbine inandık” derlerdi...