Kader Açıklamaları
Sahihi Müslim isimli kitapta, Ebu Hureyre’nin naklettiğine göre; Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) şöyle anlatmıştır:
“Âdem ile Musa (aleyhisselâm) Rableri katında birbirlerine karşı deliller ortaya koymak suretiyle tartıştılar. Ve neticede Âdem delil gücüyle Musa’ya galebe çaldı.”
Musa;
– Sen Allâh’ın kendi eliyle yarattığı; kendi ruhundan, ruh nefh ettiği; meleklerini secde ettirdiği; cennetine yerleştirdiği ve sonra da yaptığı hatadan dolayı bütün insanları indirten Âdem değil misin? diye hitap etti.
Bunun üzerine Âdem (aleyhisselâm) da Musa’ya cevap verir;
– Sen Allâh’ın Rasûllüğü ve kelâmıyla mümtaz kılıp seçtiği; içinde her şeyin açıklaması bulunan levhaları verdiği; sessizce konuşucu olarak kendine seçtiği Musa’sın! Benim yaratılmamdan kaç sene evvel Allâh’ın Tevrat’ı yazdığını biliyor musun..?
Musa (aleyhisselâm) cevap verdi;
– Kırk sene evvel!..
Âdem dedi ki;
– Peki Tevrat’ın içinde, “VE ÂDEM RABBİNE ÂSİ OLDU DA ŞAŞIP KALDI” (20.Tâhâ:120) âyetini buldun mu?.. Tevrat’ta böyle bir âyet yazılı mıydı?
– Evet! dedi Musa (a.s.)
Âdem;
– Allâh’ın, beni yaratmasından kırk sene evvel, benim yapmamı üzerime takdir buyurduğu bir işi yapmamdan dolayı, beni nasıl azarlayıp, kınayabiliyorsun!.. dedi.
Rasûlullâh (aleyhisselâm) devam ediyor;
“Böylece, Âdem, Musa’ya delil gücüyle galebe çaldı.”
Şimdi burada kırk sene diyor. Buradaki kırk sene elbette bizim senelerimizle değil!..
“Melekler ve ruh, miktarı (size) elli bin sene gibi olan bir süreç içinde urûc ederler (hakikatlerindeki Allâh’a ermek için yöneliş süreci) O’na.” (70.Me’aric: 4)
Âyetinde işaret edilen bir biçimde, “meleklerin” günüyle kırk sene olarak anlamak lazım... Yoksa bizim zaman boyutumuza göre değil!
Ayrıca burada başka bir gerçeğe işaret ediliyor...
Hz. Rasûlullâh burada önemli bir açıklama yapıyor...
Şöyle ki...
Âdem, Musa’ya diyor ki; “Benim yaratılmamdan şu kadar sene evvel üzerime takdir edilen bir işi yapmam dolayısıyla beni nasıl suçlarsın...”
Eğer Âdem, bizim beşerî değer yargılarıyla bakışımıza göre kabul ettiğimiz bir biçimde, kendi bağımsız iradesiyle o fiili yapmış olsaydı; Âdem, kendi dileğiyle, Allâh’a rağmen, Allâh istemediği hâlde, kendi özgür iradesiyle o fiili yaptı der, Âdem’i suçlayabilirdik!
Ama burada Hz. Rasûlullâh (aleyhisselâm) diyor ki;
“Âdem Rabbinin takdiri üzere böyle bir fiili ortaya koydu!.. Sen bunu bilmiyorsun...”
Diyerek, bu sözüyle Âdem’in haklılığına işaret ediyor.
Bununla bağlantılı bir hadîs-î şerîf var:
“ALLÂH MAHLÛKATIN KADERLERİNİ GÖKLERİ VE YERİ YARATMAZDAN ELLİ BİN SENE EVVEL YAZMIŞTIR.”
Yani, her varlığın, neyi yapmak üzere varoluşunu takdir eden, Allâh’tır.