“Ve Melâiketihi”... Meleklerine...
Şimdi dikkat edelim...
“Âmentü” iman ettim, “ve” sözü ile “meleklerine” bağlanıyor!
Meleklerine iman, “ Allâh’a iman”ın hemen akabinde ikinci sırada geliyor.
Niçin meleklere iman bu derece önemli?
Niçin Kitaba ve Rasûle imandan önce geliyor sıralamada?..
Nitekim “Âmener Rasûlü” diye bildiğimiz, Bakara Sûresi’nde 285.âyette:
“…küllün âmene Billâhi ve MelâiketiHİ ve KütübiHİ ve RusuliHİ...”
Diye bu sıralamayı bildiriyor!..
Meleklere iman nedir, nasıldır ve niçindir?
Bu konuyu “RUH İNSAN CİN” isimli kitabımızda oldukça geniş şekilde izah etmeye çalıştık... Şimdi burada da bir bölümüyle üzerinde duralım.
Melâike varlığını Allâh’ın “Esmâ ül Hüsnâ”sından alır! Allâh’ın isimleri yani Esmâ ül Hüsnâ (güzel isimler), mânâlarını ortaya koymaya başladığı anda oluşan mânâ varlıklar “MELEK” adını alır.
“Melek”, “melk”ten gelir ki, “güç, kuvve” anlamınadır... Allâh’ın kuvvede mevcut özelliklerinin -Esmâ’sının- açığa çıkması ile oluşan birimler” anlamınadır...
Bu itibarla melekler, Allâh Rasûlleridir!..
Efâl âlemi denen fiiller âleminin yani bütün bu gördüğümüz-göremediğimiz, algıladığımız-algılayamadığımız fiillerin, bireylerin, birimlerin yani “kesret” denen “çokluk” âleminin meydana geldiği, oluştuğu ilk boyut, melekler âlemidir.
Arşın üzerinde melekler yoktur!
ARŞ, soyut bir kavramdır!
ARŞ, soyut olan sırf mânâ ile çokluk arasındaki sınırdır.
Arşın üstü; isimler yani Allâh’ın ilminde bulduğu özellikler âlemidir!
İsimlerin mânâlarının olduğu boyuttur. Esmâ ve Sıfat mertebesidir; ki bu boyutta sadece “Allâh”a ait soyut özellikler mevcuttur...
Arşın altı ise, bu isimlerin mânâlarının kuvveden fiile çıktığı, birimleştiği ve de fiiller âleminin oluştuğu boyuttur.
Nitekim Kurân’da;
“ER RAHMÂNU ALEL ARŞİSTEVA”
“RAHMÂN, ARŞ’A İSTİVA ETTİ (El Esmâ’sıyla âlemleri yaratıp hükümran oldu. Kuantum Potansiyelde ilmini seyretti ilmiyle).” (20.Tâhâ: 5)
Denildiği zaman, burada işaret edilen şey “Rahmâniyet” mertebesidir!..
Yani aynı zamanda çokluğu, kesreti, birimleri meydana getiren isimler ve vasıfların, soyut özelliklerin olduğu Sıfat mertebesi demektir...
Sıfat mertebesi, sahip olduğu özellikler itibarıyla Esmâ mertebesi diye de anlatılır.
Esmâ mertebesi denen şey, ilâhî isimlerin anlamlarından başka bir şey değildir.
İşte bu ilâhî isimlerin var olduğu boyut Arş’ın üstüdür...
Bu isimlerin mânâlarının kuvveden fiile çıkması, mânâdan birimselliğe, çokluğa dönüşmesi de “Arş’ın altına tenezzülü” diye anlatılır.
Meleklerin yapısı ve özelliği hakkında bazı hususları anlatmadan önce, değerli müfessir (yorumcu) Hamdi Yazır merhumun “Hak Dini Kur’ân Dili” isimli tefsirinden meleklerle ilgili, bazı nakiller yapmak istiyorum...
“Hâlbuki âlemde hiçbir hâdise olamaz ki, ona kudreti ilâhîyenin bir taalluku mahsusu bulunmasın; binâenaleyh, cinsi melâike, kudret ve tekvini ilâhînin vahdetten kesrete tevezzuunu ve onun tenevvüat ve taayyunatı mahsusasını ifade eden mebadii fâile olarak mülahaza edilmek lazım gelir...
Ve kâinatta hiçbir şey, hiçbir hâdise, hiçbir fiilî hareket tasavvur olunamaz ki, böyle bir risâlet vâki olmuş olmasın!