Yeni şeyler daima yeni uygulamalar eşliğinde açığa çıkar!
Eski uygulamayla yeni şeyler üremez!
Benim de yeni uygulamam, yalnızca, bahsettiğim bu isimlerin beyindeki tekrarı konusundaydı! Ve açığa çıkanlar da bu üç ismin anlamları doğrultusundaydı...
Onun dışında tavsiye ettiğim, tesbih namazı hadis idi ve Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın amcasına tavsiye ettiği bir namaz idi. Oruçlar konusunda hadisler pek çoktur. Abdestsiz gezmemek konusunda hadisler pek çoktur. Namazın taklidî olmaktan çıkartılıp, hakkıyla tahkikî olarak edâ edilmesi zorunluluğu hakkında âyetler, bilgili insanlarca hep nakledilmiştir. Kendi uyguladığım ve yakınımda olan birkaç kişiye tavsiye ettiğim bağlamalı oruçlar ise zaten genele hitap etmez! İnsanlara farz olan, Ramazan orucudur! Bunun dışında dolunay günleri veya Pazartesi, Perşembe oruçları tavsiye edilmiştir, o kadar... 7-11-40 gün bağlamalı oruç tutanlardan İsmail Hakkı Bursevî eserlerinde bahsetmiştir; ama bunlar çok özel kişilerdir; ki benim onları taklit etmem, uygun olmaz sanırım!
Farz olan ibadetlerin ne ve neden olduğunu da “İSLÂM’IN TEMEL ESASLARI” isimli kitabımda yazdım. Bunların hikmetlerini öğrenmek isteyenler bu kitabı okuyabilirler.
Burada sizlerle samimi bir sohbet yapıp, yeni uygulamalar olmaksızın yeniye ulaşılamayacağını anlatmaya çalıştım. Her yeni açığa çıkanın arkasında kesinlikle yeni bir uygulama vardır! Asla eski ile yeniyi elde etmek mümkün değildir kanaatimce!
Ayrıca düşünüyorum ki...
Düzenli ve sistemli bir çalışma ve dahi ibadet süreci olmaksızın tasavvuf konuşmak, okumak, “hobi” olmaktan öteye gitmez. Felsefe olarak kalır!
Tasavvuf felsefesi okumak, tasavvuf felsefesi yazmak, tasavvuf ehli olmak değildir!
Dünün tekrarı ile dünden öteye gidilmez!
Şahı Velâyet Hz. ÂLİ, “Çocuklarınızı yarına göre yetiştirin, yaşadığınız güne göre değil!” derken...
Biz, kıyamete kadar yeniliğini ve orijinalliğini koruyup, o çağın insanına hitap edecek özellikler ihtiva eden Kutsal KİTABI; günümüzde, dünün tekrarıyla, dündekiler gibi anlayıp yorumluyorsak; vay hâlimize!
Bunları şunun için yazdım...
Yaşım gelmiş altmışa... Rasûlullâh (aleyhisselâm)’ın dünyayı terk ettiği yıllara iki senem kalmış. Beyin ve akıl sağlığım yerinde ne kadar hayatta kalırım bilemem.
Ben ne bir şeyhim, mürşidim, ne de izlenesi bir önder; ne de başka bir ünvan veya etiketi olan biri... Ne de başkalarından bir pâye bekleyen biri... Kendimden söz etmemin sebebi de, bana göre çok değerli olan bu anlayış açıklıklarının, hiçbir çalışma yapılmadan havadan durduk yerde gelmeyeceği gerçeğini sizlere fark ettirmekti. İşte bu yüzden de bunları yazdım.
Ben, sadece sıradan bir düşünürüm ve yalnızca, düşüncelerimi yazarak arzu edenlerle paylaşırım.
Bu fikirlerden yararlananlar bizi okumaya devam ederler, fikirlerimizi veritabanlarına uygun bulmayanlar da okumaz, diledikleri gibi yaşamaya devam ederler.
Biz kendi çapımızda Allâh’ın kolaylaştırdığı bazı yeni uygulamalarla (bahsettiğim üç isme ağırlıklı devam suretiyle) bir kısım yeni bakış açıları edindik.
Diyoruz ki bu yüzden de...
Her yeni açılım veya oluşumun altında mutlaka yeni bir yaklaşım ve uygulama vardır.
Bu, bugün de böyledir; yarın da böyle olacaktır!
İstidat ve kabiliyetiniz olsa dahi, klasik uygulama ile klasik verilerin ötesini elde edemezsiniz!..
DİN adı verilmiş olan ALLÂH sistem ve düzeninin, bugüne kadar fark edilmemiş yeni yanlarını ve inceliklerini, sırlarını öğrenmek ve değerlendirmek için de, mutlaka yeni yaklaşımları ve çalışmaları sistemli ve düzenli şekilde sonuç alana kadar yapmak zorunludur kanaatimce!..
Bahçede bir orayı bir burayı çapalayarak kuyu açamaz, suya ulaşamazsınız!
Maymun iştahlı kişiliklerin, üç beş günlük çalışmayla bir yere varamayıp; sonra da, “bu bahçede su yokmuş” demesi, yalnızca kendisini hüsrana uğratır.
Şükründen âcizim, Rabbim kolaylaştırdı, nimetine erdirdi, kulluğumu, hiçliğimi fark ettirdi...
İnsanların dedikodusu ise beni ilgilendirmez. Aklı olan benim dedikodumla ömrünü boşa harcayacağına, kendisine gelecekte yararlı olan çalışmalarla yaşamını değerlendirir!
Gayrı bundan sonra takdir etmiş olduğu süre gelince de, köyümden alıp yeni bir boyutta kulluğuma devam ettirecek.
“Biz bu ilden gider olduk; kalanlara SELÂM olsun!” deriz Yunus gibi.
İhsan ettiklerini, bu fakîrde açığa çıkarttıklarını, kullarınla, takdir etmiş olduğun ölçülerde, onlardan karşılık beklemeden paylaştım; onlar senin kulların! Takdir ve hüküm sana aittir Rabb-ül âlemîn.
17 Haziran 2005
Raleigh – NC, USA