Din’in Amacı, Siyaset Değildir!
8 - Bir evvelki şıkkın benzeri bir konu...
Devletin rejimini yıkıp, İslâm devleti kurmak için delikanlıları tahrik edip, eldeki potansiyeli yanlış kullanmak.
Din, insanlar Dünya’da dini kullanarak saltanat sürsünler diye tebliğ edilmemiştir!
Ölüm ötesi yaşamda devlet yoktur!.. Devletin rejiminin de ölüm ötesi yaşamda yeri yoktur!..
İnsanlar, kabirde, devletin rejiminden dolayı da sorguya çekilmeyeceklerdir!..
Din ferde gelmiştir, devlete değil!..
Devletin rejimi İslâm değildi diye; Allâh ve Rasûlü’ne iman etmiş olarak ölen kimse dahi cehenneme gidecek değildir.
Dört halife devrinin bitimiyle birlikte İslâm “rejimi” nihayet bulmuş ve “saltanat” rejimleri başlamıştır.
İslâm’da ise DİN ADINA, saltanat veya DİKTATÖRLÜK rejiminin yeri yoktur.
İslâm prensipleri, Saltanata ve SİVİL-ASKERÎ DİKTATÖRLÜKLERE RAZI OLMAZ!..
İslâm’ın şartları arasında “devletin rejimini değiştirip İslâm yapmaz isen dini reddetmiş olarak ölürsün” diye bir kural da mevcut değildir.
Şayet kişinin müslümanlığı rejime bağlı olsa idi, dört halife devrinden sonra yeryüzünde müslüman kalmamış olurdu ve bir tek de evliya yetişmemiş olurdu.
Ölüm ötesi gerçekler dolayısıyla, kurtulması için tedbirler alması zorunlu olan varlık, devlet değil, insandır!..
Dinin gerçek geliş sebebini anlayamamış; veya bu yolda yanlış bilgiyle şartlanmış kişiler, kurtarılması gereken ferdi bırakıp; kendileri için yapmakla zorunlu oldukları çalışmaları bırakıp; devletle uğraşmaktadırlar.
Şayet biz, İslâm Dini’nin niye ve hangi gayeye yönelik olduğunu, gerçeği ile kavramış olsak, muhakkak ki bugünkü çalışma şeklimiz çok değişik olacak idi. Öyle ise öncelikle ağırlığımızı, İslâm Dini’nin niye ve hangi hedefe dönük olarak geldiğini anlamaya vererek değerlendirelim. Ve eylem biçimimize ondan sonra karar verelim.
Unutmayalım ki Dünya üzerinde sayısız rejimler içinde yaşayan yüz milyonlarla müslüman mevcut ve bunlar iman ve İslâm şartlarına göre ölmeleri hâlinde cennete gitmekle müjdelenmişlerdir.