“Kader”le İlgili Sorular
Soru 1
− Mâdemki benim kaderim önceden yazılmış, olacak olan olacak, olmayacak olan da olmayacak, öyle ise ben de hiçbir şeyle uğraşmam, boş otururum!!?
Cevap 1
− Şayet boş oturmak için var edilmiş isen, ancak o takdirde bu dediğini gerçekleştirebilirsin. Aksi takdirde, ne iş için yaratılmış isen, o iş sana kolay gelecek ve mutlaka o işi yapmaya devam edeceksin!..
Soru 2
− Allâh benim cehenneme gitmemi takdir etmiş ve cehennemliklerin işini bana kolaylaştırmış ise, bunda benim suçum ne?..
Cevap 2
− Mülk sahibi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder!.. Sen nasıl mülkün saydığın şeyde dilediğini yapmak istiyor ve bundan engellenirsen, benim hürriyetim nerede diye isyana başlıyorsan; Allâh da kâinatın mutlak meydana getiricisi olarak mülkünde dilediği gibi tasarruf etmektedir. Hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın!..
Soru 3
− Peki Allâh bana cebren bu işi yaptırmıyor mu?!!
Cevap 3a
− Cebbâr olan Allâh dilediğini yapar ve bundan dolayı da kendisine sual sorulmaz!
Cevap 3b
− Esasen Allâh sana yaptırıyor diye bir şey söz konusu değildir. Çünkü gerçekte “sen” diye bir varlık yok ki!.. “Sen” ancak bir isimden ibaretsin!.. “Sen” ancak beş duyunun hayal âleminde oluşturduğu bir varlıksın!.. “Sen” var kabul edilen bir izafî birimsin!.. Şayet sana hücre boyutunda baksak, sayısız hücrelerden ibaret bir kütlesin!.. Işık boyutunda baksak, renk renk ışıksın!.. Beyin yapın ve programın itibarıyla seyretsek, belli bir görevi ortaya koymak için çeşitli özelliklerle programlanmış bir kozmik robotsun!.. Ama ne var ki bütün bunlarla beraber, özün itibarıyla kâinatın herhangi bir yerinde mevcut olan tüm özelliklere de sahipsin!..
Soru 4
− Benim kendi varlığım olmadığına, varlığımın O’ndan başka, ayrı bir varlık olmadığına göre, cehennem niye olsun ve ben niye yanayım?..
Cevap 4
− Şu anda da aynısın ve gerek maddi ve gerekse manevî sayısız yanışlar içersindesin. Öyle ise şu anda nasıl maddi ya da manevî yanışlar söz konusu ise, ölüm ötesi yaşamda da aynı şekilde yanışlar söz konusudur!..
Soru 5
− Ben de, mâdemki kaderim yazılmış, ibadet etmiyorum!.. Nasıl olsa, cennetlik isem cennete gideceğim, cehennemlik isem cehenneme gideceğim.
Cevap 5
− Allâh, cennet için yarattığına cennetliğin amelini nasip eder, cehennem için yarattığına da cehennemliklerin amelini. Sen hangisi için isen onun ameli sana kolay gelir!.. Zaten senden ne tür amel çıkıyorsa, sen, o senden çıkan amelin neticesine ulaşacaksın!..
Soru 6
− Dua, kazayı defeder!.. Bu kaderin değişmesi değil midir?..
Cevap 6
− Kazayı defedecek dua dahi takdirdendir!..
Soru 7
− Peki irade-i cüz’üm yok mu benim?...
Cevap 7a
− Ne Kur’ân-ı Kerîm’de ne de bildiğimiz kadarıyla hadîs-î şerîflerde irade-i cüz diye bir tâbir geçmez!
Cevap 7b
− Varlığın tümüyle O’ndan oluşu itibarıyla, her zerrede kendi boyutlarında O’nun iradesi mevcuttur ve o mutlak irade sahibidir. Senin basîretini örten perdeyi kaldırmayı dilerse, görürsün ki sana ait olduğunu sandığın her şey O’na aittir!.. “Mutlak irade”nin senden çıkışı hâlinde aldığı isimden başka bir şey değildir “cüz’i irade”. Gerçekte, “cüz’i varlık” yoktur ki; “cüz’i irade” olsun!.. Evren tek bir varlıktır...
Soru 8
− Öyle ise bendeki tüm eksiklik, kusur ve yanlışlar da O’na aittir!..
Cevap 8
− Saydığın vasıflandırmalar, var sandığın varlığa nispetle kabul edilmiş “izafî” vasıflandırmalardır. Gerçekte ne senin var sandığın varlıkların O’ndan ayrı birer varlıkları vardır; ne de eksik, noksan, kusurlu olan bir şey!..
Soru 9
− Varlıktaki birtakım süflî şeylere de “O” mu diyeceğiz?
Cevap 9
− Süflî şeyleri gören göz sahibi için, süflî şeyler “O” değildir!.. Basîret sahibine göre ise zaten böyle şeyler söz konusu değildir. Zira onların beyni gözlerine tâbi değil; gözleri beyinlerine tâbidir. Gördükleri kadar düşünmek derekesinden, düşünebildikleri kadar görmek mertebesine yükselmiş ve sonunda da varlıkların olmayışını idrak derecesine ulaşmışlardır.
Soru 10
− Dediklerinin büyük bir kısmını anlayamıyorum. İçimden reddetmek de gelmiyor, öyle ise ne yapayım?..
Cevap 10
− İlim öğren!.. İlmin yaşı yoktur!.. İlmi araştır ve nerede, kimden olursa olsun, gerçeğin ilminin tâlibi ol!.. Kıyamet gelmedikçe ilim yeryüzünden kalkmış olmayacaktır. İlmi daima kaynağından araştır. Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem)’in buyurduklarını bir yandan yap, diğer yandan da ilim gözüyle hikmetlerini araştır. Zira Allâh, bir kimsenin hayrını dilemiş ise, onu dinde anlayışlı kılar!.. Daima hikmet peşinde ol! Dedikodu ile saatlerini harcama!
Soru 11
− Bu dediklerine kafam çalışmıyor?
Cevap 11
− Öyle ise sadece Rasûlullâh (sallâllâhu aleyhi vesellem)’in dediklerini tatbik etmeye çalış; başkalarına da ayakbağı olmamaya gayret et!..