Bırak şartlanmalarını, bırak beşerî duygularını, bırak insanca düşünmeyi de, Evrensel gerçeklere açıl!..
Bırak insanca düşünmeyi de, Evrensel birim olmaya çalış!.. Önce, HADDİNİ BİL!..
Nerede, ne, ne kadar olduğunu kabullenmene bak... Sonra da, evrensel gerçeklere!
Şefkat, merhamet ve sair duygular, tüm hayvanlarda yapılarına göre mevcuttur.
Oysa insan, evrensel gerçeklere ve sırlara erebilecek bir kapasiteye sahip olma şansına ermiştir...
Kendindeki EVRENSEL SIRLARA erme şansını ve yetisini çok iyi değerlendirmeye çalış!.. Zira, bir daha Dünya’ya geri gelme ve bu şansı elde etme imkânına sahip olmayacaksın!”
“Peki Elf, şayet astrolojik etkiler benim programımı bu gerçeğe eremeyecek şekilde oluşturmuş ise, elimden ne gelir?..”
“Programının ne olduğunu bilemediğine göre, sana düşen şey, o hedef istikametinde elinden geldiğince çalışmaktır... Sen, ‘Evrensel Sırlara’ ermek ve gereğini yaşamak için var edilmiş isen, sana bu kolaylaştırılmış ise, elbette ki çalışmaların başarıyla son bulacaktır...”
“Peki Elf, EVRENSEL SIRLARA, Evrensel Gerçeğe, ÖZE nasıl ulaşacağım?..”
“Siz Tanrı’ya inanan bir toplum içinde yaşıyorsunuz ve öyle inanıyorsunuz değil mi?”
“Elf, TANRI’nın ne olduğunu bilemedim ki ben daha!”
“Nasıl düşünüyorsun sen Tanrı’yı?..”
“En basit düşünce şekliyle!.. Her şeyi meydana getiren bir şey var... Çiçeği, insanı, Dünya’yı, yıldızları, galaksileri... Öyle ise her şeyi meydana getiren ilk ana güç veya varlık, tanrı olmalı diye düşünülüyor!.. Dolayısıyla ben de, Tanrı’nın o ilk gerçek ve mutlak güç olduğunu düşünüyorum.”
“Peki, nerede veya nasıl bir şey?..”
“Her yerde!..”
“Cem, beşerce düşünmeyi terk etmeye çalış!..”
“Elf, önce, bana açıklasana şu ‘beşerî düşünce’ veya ‘insanca düşünce’ deyimleriyle neyi kastettiğini... Başka nasıl düşünebilirim ki?.. Ben bir insan olduğuma göre, elbette ki insanca düşüneceğim..?”
“Bak Cem, siz şu anda, beş duyu verileriyle kendini kilitlemiş, âdeta şartlanmalar ve beş duyu verileriyle bloke olmuş bir beyinle, her şeyi anlayıp bütün sırları çözmeye çalışıyorsunuz!.. Oysa bu imkânsızdır!..
Önce, beş duyu verilerinin, yaşadığınız evrenden kesitsel veriler olduğunu, fark etmek zorundasınız!.. Onlar sadece kesitsel örneklerdir!.. Ve o örneklerin dışında daha sayısız varlıklar ve veriler mevcuttur!..
Dolayısıyla, sadece, o beş duyu verilerini asıl ve gerçek kabul edip, tüm evrensel gerçekleri bu beş duyu verileri üzerine inşa etmek gafletinden arınmalısınız!.. Şunu idrak etmelisin ki, sizin bildikleriniz, bilmediklerinize nispetle sonsuzda birdir!.. Bilmediğiniz varlıkların, bilmediğiniz sistemlerin, bilmediğiniz evrensel kanunların haddi hesabı yoktur!..
‘Olmaz, deme; olmaz, olmaz!’ şeklindeki deyişiniz bu gerçeğe işaret eder! İnkâr; cahilin, cehlini örtmek için kullandığı savunma silahıdır!.. İlim sahibi, bilmediği hiçbir şeyi inkâr etmez; gerçeğini, sistemini araştırır!
Sakınman gereken ilk şey, beş duyu verileriyle bloke olmuş bir beyinle yaşamak ve öylece bu Dünya’dan öte yaşama geçmektir! Zira, evrensel sırlara açık bir yapıya kavuşmak için tek şansın, şu dünya yaşantısıdır!.. Çünkü beyin elden çıktı mı, artık hiçbir yeni veri kazanma şansın olmayacak!..