225. “Ve ennehû kâne yekulu sefiyhuna ‘alAllâhi şatatâ; Ve enna zanenna en len tekulen’insu velcinnu ‘alAllâhi keziba; Ve ennehu kâne ricalun minel’insi ye’uzune Biricalin minelcinni fezadûhüm raheka” (72.Cinn: 4-6)
“‘Doğrusu bizim kıt anlayışlımız, Allâh hakkında saçma iddiada bulunuyormuş! Biz gerçekten, ins ve cin Allâh hakkında asla yalan söylemez, diye zannetmiştik.’ Doğrusu, insan türünden bazı rical (erkek veya kadın), cin türünden bazı ricale (erkek veya kadın) sığınırlar... Bu yüzden onların azgınlıklarını artırırlar.”
226. “İn yed’une min dûniHİ illâ inasen, ve in yed’une illâ şeytanen meriyda” (4.Nisâ’: 117)
“O’nun dûnundakilere yönelenler, sadece cansız dişi putlara tapınmaktalar ve böylece de inatçı, hayırsız şeytana yöneliyorlar!”
227. “…innehümüt tehazüş şeyatıyne evliyâe min dunillâhi ve yahsebune ennehüm mühtedun” (7.A’raf: 30)
“…Muhakkak ki onlar (dalâlet hak olanlar), Allâh’ı bırakıp şeytanları (saptıranları) dostlar edindiler... Sanıyorlar ki kendileri hidâyet üzeredirler!”
228. “Ve ce’alu Lillâhi şürekâelCinne ve halekahüm…” (6.En’am: 100)
“(Onlar bir de) CİNi (görünmeyen varlıkları) Allâh’a ortak kıldılar... Onları (Allâh) yaratmıştır!..”
229. “Ve kayyadnâ lehüm kurenae fezeyyenu lehüm ma beyne eydiyhim ve ma halfehüm ve hakka aleyhimül kavlü fiy ümemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins* innehüm kânu hasiriyn” (41.Fussilet: 25)
“Onlar için karînler (şeytanî fikirliler {cin veya ins}) hazırladık ki; (bu yakın arkadaşlar) yapmakta olduklarını ve yapmayı hayal ettikleri arzularını onlara süslü gösterdiler! Cin ve insten, onlardan önce gelip - geçmiş ümmetler hakkındaki hükmü, bunlar aleyhine de hak oldu... Muhakkak ki onlar hüsrana uğrayanlardı!”
230. “Ve ce’alu beynehu ve beynel cinneti neseba* ve lekad alimetil cinnetü innehüm lemuhdarun” (37.Sâffât: 158)
“O’nunla (Allâh ile) cinler (normal insan duyularının algılayamadığı bilinçli varlıklar) arasında bir bağ oluşturdular! (Onlara Allâh dûnunda tanrısallık atfettiler)... Andolsun cinler de bilir ki, muhakkak onlar muhdarîndir (zorunlu olarak huzurda hazır tutulacaklardır)!”
231. “İnnehu leyse lehu sultanun alelleziyne amenû ve alâ Rabbihim yetevekkelun; İnnema sultanuhu alelleziyne yetevellevnehu velleziyne hüm Bihi müşrikûn” (16.Nahl: 99-100)
“Gerçektir ki, onun (İblis ve neslinin) iman eden ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde bir sultası (gücü)yoktur! Onun sultası, sadece, kendisini velî edinenler (ilham ettiği fikirlere uyanlar) ve Rablerine ortak koşanlaradır!”
232. “Ve yevme yahşurühüm cemiy’a* ya ma’şeral cinni kadisteksertüm minel ins* ve kale evliyaühüm minel insi Rabbenestemte’a ba’duna Bi ba’din ve belağna ecelenelleziy eccelte lena* kalennaru mesvaküm halidiyne fiyha illâ ma şaAllâh*…” (6.En’am: 128)
“(Allâh) onları topluca haşrettiği gün: ‘Ey cin topluluğu, gerçekten insanların çoğunluğunu hükmünüz altına aldınız (hakikatten uzaklaştırdınız)!’ (der)... İnsan (türünden) dostları olanlar şöyle der: ‘Rabbimiz, birbirimizden karşılıklı yararlandık... İşte bizim için belirlediğin ecelimiz bize ulaştı’... Şöyle der: ‘Ateş sizin mekânınızdır; Allâh dilemedikçe, orada ebedî kalıcılarsınız’”...
233. “Elem a’had ileyküm ya beniy Ademe en lâ ta’budüş şeytan* innehu leküm ‘adüvvün mubiyn; Ve enı’buduniy* hazâ sıratun müstekıym; Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra* efelem tekûnu ta’kılun” (36.Yâsiyn: 60-62)
“Ey Âdemoğulları... Size ahdetmedim mi (bildirip bilgilendirmedim mi!) şeytana (bedene - hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaçık bir düşmandır! Bana kulluk edin(hakikatin gereğini hissedip yaşayın)! Sırat-ı müstakim budur” (diye?). Andolsun ki (kendinizi yok olup gidecek beden zannınız) sizden pek çok cemaatleri saptırdı! Aklınızı kullanmadınız mı?”
234. “…iz nada Rabbehu enniy messeniyeş şeytanu Bi nusbin ve azâb” (38.Sâd: 41)
“Hani Rabbine: ‘Muhakkak ki şeytan (kendimi beden olarak hissediş) bana bitkinlik ve azap yaşattı’ diye nida etti.”
235. “Ve kul Rabbi eûzü BiKE min hemezâtiş şeyâtıyn; Ve eûzü BiKE Rabbi en yahdurûn” (23.Mu’minûn: 97-98)
“Ve de ki: ‘Rabbim! (bedenselliğe çeken) şeytanların vesveselerinden sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na)sığınırım. Ve sana (hakikatimdeki koruyucu Esmâ’na) sığınırım Rabbim, çevremde bulunmalarından.’”
236. “Ya ma’şerel cinni vel’insi inisteta’tüm en tenfüzû min aktaris Semavati vel’Ardı fenfüzû* lâ tenfizûne illâ Bisultan; Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban; Yurselu ‘aleyküma şüvazun min narin ve nuhasün fela tentesıran”(55.Rahmân: 33-35)
“Ey cin ve ins topluluğu! Semâlar ve arzın aktarından (bedenlerinizin çekim gücünden) çıkıp gitmeye gücünüz yeterse, hadi çıkın gidin (bedensiz yaşayın)! Kudretiniz olmadıkça (kudret sıfatı sizde açığa çıkmadıkça) geçip gidemezsiniz! Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin - şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan? İkinizin de üzerine Nâr’dan alev ve duman(bilinç bulanıklığı) irsâl edilir de başarılı olamazsınız!”
237. “Feizen şakkatis Semau fekânet verdeten keddihan; Fe Bi eyyi alai Rabbiküma tükezziban” (55.Rahmân: 37-38)
“(Ölüm esnasında) semâ (benlik bilinci) parçalanarak yanık yağ rengi alıp, gül misali (hakikat müşahede edildiğinde)! Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin - şuur ve bedeninizin)nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan? “
238. “Feyevmeizin lâ yüs’elu an zenbihi insün vela cann” (55.Rahmân: 39)
“İşte o süreçte ne ins ne de cin türü suçundan sorulmaz (doğal olarak yaptıklarının sonuçlarını yaşamaya başlarlar)!”
239. “Leterkebünne tabekan ‘an tabak” (84.İnşikak: 19)
“Mutlaka siz, boyutlar değiştirerek o boyutların uygun bedenlerine dönüşeceksiniz!”