Basîretsiz, açığa çıkmış olan “peygamber”ini anıyor!
“Salâvat” çekiyor, “peygamber”e, son derece lâubali bir şekilde!
“Allâh yolunda öldürülenlere ölü demeyin” uyarısındaki “Allâh yolunda öldürülmeyi” de “Allâh için yola çıkmış birinin yolda öldürülmesi...” gibi anlıyor... “Öldüren Allâh’tır”dan gâfil olarak!
“Muhyi” ve “Mumit”in anlamını hiç düşünmemiş ki derinlikli olarak... Her şeyi “madde”ye bağlayarak düşünüp kabulleniyor! “Madde ötesi” yapılarda bu isimlerin neye işaret ettiği hiç hatırına gelmemiş!
Tanrı yukarıdan seyrediyor; yeryüzünde de birileri birilerini öldürüyor! Ne acımasız tanrı!!!
“İçselliğe dönüklüğü yaşamakta olup, bunun başkalarınca da yaşanması için hakikati seslendirenlere ölü demeyin...” işaretini fark etmiyorlar bile...
İşaret yollu anlatımların işaret ettiklerini anlamaya çalışmayıp, geçmişteki değerli zevâtın mecazlarını tekrarla avunanların elbette ki hakikati yaşamaktan yana nasipleri olmaz. Tasavvuf “dedi-kodu”suyla ömür tüketip giderler bu ilden! “Hangi müşahede edilesi realite acaba bu mecazlarla, işaretlerle anlatılmak istendi?” diye düşünmek, taklitten çıkmanın kapısıdır!
Neyi, niye, nasıl yaptığını düşünmek ise yaşantının başlangıcıdır!
Ölmüş peygambere salâvat çekenler dahi, çekerler ebediyen!
En basit görgü ve nezaket kuralıdır selâm verip tokalaştığın kişinin gözüne bakmak! Politikacı tokasının insan ilişkilerinde yeri olmaz!
Hâl böyleyken, siz, kime yöneldiğinizin farkında değilseniz; şarkı veya ilâhi okuyarak duygularınızı tatmin havasında “salâvat” çekerseniz; bunun sonuçlarını da ebediyen çekersiniz!
“Salâvat ve Ayna Nöronlar” yazımı hatırlayın ve imkân bulursanız yeniden okuyun lütfen!
“DUA ve ZİKİR” isimli kitabımın “Salâvat” bahsini okuyun ve orada geçmiş zevâtın Rasûlullâh’a nasıl salâvat okumuş olduğunu inceleyin!
Salâvat okurken (anlamını düşünerek), vechinizi dönmüşseniz O’na; o muhteşem Zât, yönelişinize vâkıftır!
Sistemde gerçekte zaman ve mekân kaydı yoktur! Boyut farkı yoktur! Bu ne demektir, bunu çok iyi düşünüp anlamaya çalışın!.. Bunu fark edebilirseniz, anlayabilirseniz, bütün düşünce dünyanız değişecektir!
Bak dostum, günümüzdeki yaygın ve çok kalın bir “Risâlet ve Rasûlullâh” örtüsünü açıklayayım:
Sakın, “İyi Ahlâk Derneği Başkanı Sayın Peygamber Muhammed Mustafa”bakış açısındakiler gibi, muhteşem Risâlet hakikatinden perdelenme! Bunu yaparsan Dünya yaşamındaki en büyük kötülüğü sen kendine yapmış olursun!
O muhteşem İLİM, o muhteşem Hakikat, sana kendindeki hazineyi fark ettirmek için RASÛL olarak irsâl olmuş ve bunu sana fark ettirmek uğruna tüm yaşamını vermiştir. Kur’ân-ı Kerîm bunu fark ettirmek için nâzil olmuştur, irsâl olmuş (açığa çıkmış) RASÛL’e!
“Mekârimi ahlâk”, “Ahlâkı tamamlamak” diye Türkçeye çevrilmez! Bu çeviriyi yapmadan önce iyi düşünmek lazım: “Allâh ahlâkı ile ahlâklanın” ne demektir?
“Mekârimi ahlâk” diye işaret edilen, “tehalleku BiAhlâkıllâh” uyarısıyla işaret edilen “Allâh ahlâkı”dır!
Nedir “Allâh ahlâkı”? Nasıl bir şeydir “Allâh ahlâkı ile ahlâklanmak”? Bu realiteyi fark edip, düşünüp kavradın mı?..
Allâh, insan-beşer “HUY”larıyla “HUY”lu veya kayıtlı olmaktan münezzehtir; bilmez misin?