“Nokta”ndaki Kudret
Sır, “nokta”ndaki kudrette!
Sende bunu açığa çıkarttığında yağmur gibi üzerine düşmeye başlar çevrenden iftiralar, yalanlar, saptırmalar, karalamalar! Belâlar iner üzerine!
Seni ve senden açığa çıkanı ÖRTMEK için! Lâyık olmayanlar, senden açığa çıkandan uzak dursun diye!
“Nokta”ndaki kudret, yeryüzünde insana bahşedilmiş tek ve en değerli şeydir! Ancak pek az kişide açığa çıkartılan bir değerdir.
“Değerlidir bu şey” denildiğinde, onun için yaratılmamış olanlar da bir anda o değerli şeyi elde etmek için ona yönelirler...
Oysa korunması ve lâyık olmayan ellere geçmemesi gerekir onun!
Bu yüzden de birileri harekete geçirilir ve ehil olmayan insanların o çok değerli ilimden uzaklaşmaları için, ilim kaynağına her türlü çamur, iftira atılmaya, yalanlar uydurulmaya başlanır!
Yaratılışı dedikodu ile ömür tüketmek veya evcilik oynayarak senaryodaki kulluklarını tamamlamak üzere olanlar, konunun bu yönüne eğilerek, esastan, ilimden koparlar ve böylece dünyaya dönük yaşantılarına devam ederler!
“Nokta”sındaki kudrete ermiş olanları, dışardan bakanlar, ateşe atılmış olarak görürler! Oysa ateş içinde selâmettedir onlar! Çünkü “hasbiyAllâhu...” sırrı vardır onlarda! Ateş onlara ulaşmaz!
Bilirler kendilerine ateş atanları, nedenlerini; bilgileri, belgeleri vardır ellerinde, ama dönüp bakmazlar bile geriye!
Onlar “nokta”larındaki sırrın getirisiyle, seyir hâlindedirler olup biteni!
Onlarda “M” kalkmıştır! “N” ile seyrederler âlemi! Atılan ateşler “M”ye ulaşır ancak! “M”si kalmamışların azabı kalmaz!
Kudret nazarıyla seyrederler hikmet yurdunu!
Belânın da, yalanın da, iftiranın da, saptırmanın da hikmetlerini!
“Nokta”sındaki kudretin ehli olarak yaratılmış olanlar, yalan, dedikodu, iftira, gıybet gibi şeylerle uğraşmazlar; bunun yerine kendi hakikat noktalarına ermek yolunda mücahede edip, nefslerini tezkiye etmeye, arınmaya, takvaya ağırlık verirler!
Bu sırrın ehli olarak yaşamak üzere yaratılmamış olanlara ise dedikodu, yalan, iftira, gıybet, kısaca dünyalarına dönük her şey kolaylaştırılmıştır. Ömürleri başkalarının hâlleriyle uğraşmakla son bulur; kendi hakikatlerinden ve getirisinden mahrum olarak! İftiraları yayanlar, aynen iftirayı atanlar gibidirler.
Tarihte, kim insanlara hakikatin ilmini açmak üzere gelmişse, hemen onun getirdiğini örtmek ve ehli olmayan insanları o hakikatten alıkoymak için faaliyete geçen birileri de yaratılmıştır! Onlar hakikatlerinden örtülü bir şekilde yaşarlar ve başkalarının da o hakikatten perdeli kalması için ne gerekiyorsa yaparlar.
Zira kullukları, ehil olmayan insanları “nokta”larındaki kudretten mahrum bırakmak üzere ne gerekirse onu yapmaktır! Böylece “Deccaliyet”e hizmet verirler... Akı kara, karayı ak olarak tanıtmak üzere!
Onların kullukları gereği bu hâl üzere olduklarını seyreden hakikat ehliyse, onlarla muhatap olmazlar ve gocunmazlar dahi! Çünkü bilirler ki ehil olmayanların o muhteşem nûrdan, “nokta”daki kudretten uzaklaşmaları için sistemde bu gibilerine gerek vardır!
“Selâm üzerinize olsun” derler ve “nokta”larındaki kudretle seyirlerine devam ederler!
Ne muhteşem olaydır “nokta”daki kudretle, “M”siz, “N”lileri seyretmek!