(Bir işaret: Zâhir kılmak ne demek? “Zâhir Bâtındır” ve dahi aynı şeydir ise “Ruhlarınız bedenlerinizdir...” uyarısı nasıl kavranır?)
“İlmiyle” işareti, “DATA” veya “NOKTA”nın “ZÂT”ına işaret ederken; “ilmini” diyerek “Esmâ”sının özellikleri; “ilminde” derken de bu “seyir”in “vehim nûrundan” meydana gelmişliği anlatılmak istenir düşünsel seyrimize göre.
Algılanan ya da algılanamayan, bildirilen veya bildirilmemiş olan her şey, varlığını “Allâh” ismiyle işaret edilenin “ULÛHİYET”inden aldığı içindir ki; “ULÛHİYET” kapsamı dışında hiçbir şey olmadığı içindir ki; “Esmâ” mertebesine “ALLÂH” denmiş; “Sen atmadın atan ALLÂH’tı” buyrulmuştur! “Teşbih” tâbiri, gerçeklerin işte bu tür anlatımına işaret sadedinde kullanılmıştır.
Öte yandan, “ALLÂH İLMİ”nde bir “NOKTA” olan “DATA” gibi sayısız “DATA”ların varlığı, “Zâtî ilim” tecellisine mazhar olanlarca bildirilmektedir! Ki bu da, olayın “tenzih” yanına işaret eder.
ALLÂHU EKBER!
“Allâh’ı hakkıyla takdir edemediler...” (6.En’am: 91)
Bu hakikatleri seyre girdik… Seyredebildiğimizce…
Paylaşmaya çalıştık karşılıksız olarak sizlerle, dilimiz döndüğünce...
Ne var ki ardından sorular yağmurlar gibi yağdı, biz yazdıkça…
“Allâh ‘DATA’ mı?” diyenden; “Allâh sıfatlarını inkâr mı ediyorsun?” diyene kadar! Kimi diyor, “DİN’i somutlaştırdın”; kimi diyor “Herkesin gördüğü varlığı yok sayıyorsun, sen yoksan bunları yazan kim?”
Ortada gerçekte TEK bir realite var!..
Bu hakikat, geçmişte mecaz ve işaretlerle anlatılmaya çalışılmış… Bugün ise aynı realiteye, bilimsel veya bilimsellikten yola çıkan teorik yaklaşımlar söz konusu...
Biz yazılarımızda, geçmişin deyimleriyle konuya açıklık getirmek istediğimizde, çağın bilimlerini esas alanlar, “Ne diyorsun anlamıyoruz, şunu anlayacağımız gibi anlat” diyorlar… Çağın bilimselliğinin verilerinden yola çıkarak anlatmaya başladığımızda da, bu defa tasavvufun geçmişteki mecazlarını esas alanlar, “Ne uyduruyorsun, biz geçmişte kimseden duymadık bunları” diyorlar. Sanki geçmişte, bugün açıkladığımız veriler, çağdaş bilimsel tespitler vardı da, onlar bunu önemsemediler ve açıklamadılar!!!
Yazılarda her iki bakış ve deyimleri meczettiğimizde ise, bu kez iki tarafta yaygarayı basıyor, “Ne diyorsun, şunu anlayacağımız dille anlatsana” diyorlar…
İşte bu yüzdendir ki…
EZBER BOZMAK, beyinleri sorgulamaya, düşünmeye mecbur bırakmak için “DATA” dedim…
Evet… Gelelim günün sorusuna… Her an yeni bir “şan” sonucu “var” olup, akabinde “yok” olan; “DATA” indînde “çok boyutlu tek kare resim” olan yapı, hangi özellik dolayısıyladır ki, hep birbirini takip eder şekilde sanki senaryonun gereği çekilmiş filmin kareleri gibi birbirini takip etmektedir? Yani, “Allâh her an yeni bir şandadır” hükmü, nasıl olup da birbirini izler olaylar şeklinde tezahür etmektedir?
Bu tür bütün soruların cevapları hep “Esmâ” mertebesinde aranmalıdır! Çünkü tek kaynak orası…
Ama, şartlanma yollu edindiğiniz isimlerin anlamlarını bir yana koyarak. Yani, beşerî değer yargılarınıza göre o isimlere verdiğiniz anlamları bir yana koyarak! Zira o size ezberletilen, şartlanma yollu edindiğiniz anlamlar burada geçer akçe olmaz! O anlamlar, beşerin et-kemikli madde dünyasına göre, insan gibi düşünen ötedeki bir tanrı varsayımına göre anlatımlardır!