“Peki yani biz şimdi onların oyuncağı mıyız?.. Onların kuklası mıyız?..”
“Tanımlaman senin yorumun!.. Ama onlardan güçlü sınıftan olan biri dilerse, beyinleriniz üzerinde istediği gibi etkili olarak, sizlere dilediklerini yaptırabilir!..”
“Peki nasıl başarırlar bunu?..”
“Beyinlerinize belirli frekansta, belirli anlamlar, yani fikirler ihtiva eden dalgalar yollamak suretiyle...”
“Peki, bizim o dalgalara karşı koyma gücümüz yok mudur?..”
“Sen beynine gelen o dalgaların farkında bile olmazsın!.. Senin yegâne algıladığın şey, kafana gelen birkaç fikirdir... Ve de sen, o fikirleri, kendi düşüncelerin ZANNEDERSİN!.. Bilmezsin bile o fikirlerin sana dışarıdan gönderildiğini... Ki, onlara karşı tedbir almak gereğini duyasın!..”
“Peki onların bu etkilerine karşı, bir tedbir alma yolu yok mu?..”
“Var elbet!.. Sizin kutsal kitabınızda, dua dediğiniz iki formül vardır ki, şayet onları tekrar ederseniz, beyninizin yayacağı birtakım aktif dalgalar, sizi onlara karşı son derece güçlü ve tesirli bir şekilde korur[1]!..”
“İyi ama Allâh’tan reva mı bu!.. Birtakım varlıklar bize dışarıdan istedikleri gibi etkilemede bulunacaklar, biz ise onlara hiçbir şey yapamayacağız..?”
“Aynı şeyleri; kesip, öldürüp, yediğiniz birçok canlı da, sizler için düşünüyor, ama onların da kendilerini size karşı koruyacak bir mekanizması yok!.. Kesip, parçalayıp, kızartıp, yediğiniz kuzucuk da aynı şeyleri sizler için düşünüyor... Ne cevap vereceksin buna?..”
“Ama Allâh onları biz yiyelim diye yaratmış!..”
“Yani öyle şartlandırıldığın için öyle düşünüyorsun değil mi?.. İşte sizlere bakıp, bunlar bizi eğlendirsin diye yaratılmışlar herhâlde, diye niye düşünmesinler o varlıklar da?.. Büyük balık, küçük balığı yer sözünü duymadın herhâlde!”
“Ama Elf, bu haksızlık!.. Biz insanlar, nasıl olur da onların eğlence aracı olabiliriz?..”
“Ama Cem, bu haksızlık!.. Biz kuzucuklar, nasıl olur da insanların gıda ve zevk aracı olabiliriz ki?..”
“Peki Elf, onlara karşı hiçbir savunma mekanizmamız yok mu?..”
“Elden geldiğince var!..”
“Neler onlar?..”
“Beyin dalgalarınız!..”
“Nasıl yani?”
“Sizin beyninizin yaydığı bazı tür dalgalar, onların ışınsal bedenlerinde büyük yıpranmalar ve hatta yok oluş meydana getirir! Ama bu da sizin kapasitenizi kullanabilmenize bağlı...”
“Yani onlara karşı beynimi nasıl kullanacağım?..”
“Kendinizdeki, evrensel öz boyutuna ait belirli mânâlara yönelik, kelime tekrarları suretiyle yaydığınız belirli frekanstaki dalgalar ile, hem çevrenizde koruyucu bir kalkan olan manyetik alan oluşturabilir, hem de onları yanınızdan itici türden dalgalar yayabilirsiniz!.. Tabii bunun ilmini bir bilenden öğrenmek suretiyle!..”
“Peki bunu bana öğretemez misin Elf?..”
“Hayır!.. Ben seninle bu iş için iletişim kurmadım!.. O konuda sizin eski kaynaklarınızda, oldukça önemli bilgiler mevcuttur... Arzu ediyorsan onları araştırmak suretiyle, kişide koruyucu kalkan ve itici güç yayan birtakım özel kelimeleri bulabilirsin!.. Az önce de sana bunu söylemiştim…”
“Peki, onlar da bizim gibi aynı şartlara tâbi mi?..”
[1] Güçlü aktif beyin dalgaları üreterek, kişiyi dış varlıklara karşı koruyan bu dua formüllerini arzu ederseniz “DUA ve ZİKİR” isimli kitabımızda bulabilirsiniz...A.Hulûsi