“Cem, siz kendinizi et-kemikten ibaret bir beden sanıyorsunuz ya, beş duyunuz dolayısıyla... Oysa, bizim değerlendirme merkezlerimize göre, bu iş böyle değildir!.. Gerçekte sizin her biriniz, belirli bir anlam taşıyan dalga boylarından başka bir şey değilsiniz!..”
“Elf, anlayamıyorum demek istediklerini..?”
“Cem, siz insanlar, evrensel boyuta göre, gerçekten çok ilkel birimlersiniz!.. Çünkü henüz, bilincinizi beş duyu blokajından kurtarabilmiş değilsiniz... Bütün değer yargılarınız hep, beş duyuya dayanıyor!..
Oysa, evrende mevcut türlerin katrilyon kere katrilyonda biri bile değildir, sizin beş duyu ile algılayabildikleriniz!.. Onun için de evrene ve çevrenize dair tüm hükümleriniz, gerçek âleme göre bir hayalî hükümden başka bir şey değildir!..
Esasen insanoğlunun ‘EVREN’den söz etmesi kadar yanlış bir şey olamaz!..
İnsanoğlu ‘EVREN’den değil; ancak ve sadece kendi ‘evreninden’ söz edebilir!.. Zira siz beş duyu adını verdiğiniz kesitsel algılama araçlarınıza GÖRE tespit ettiğiniz kendi minik ‘evreninizden’ konuşuyorsunuz daima!.. Bunun dışındaki gerçek ‘EVREN’e asla vukufunuz olmadı!..”
“Elf, bana lüften ‘Evrensel Varlıklar’dan ve bizim geleceğimizden daha geniş bir şeklide söz edebilir misin?..
Gerçekte bırak milyarlarla Galaksiyi kapsamında barındıran Evren’i, henüz Galaksimizi bile tanıyıp bilemiyoruz!.. Ve üstelik, içinde yaşadığımız Galaksiyi de sadece beş duyu verileri ile tanıyıp kavramaya çalışıyoruz ki, gerçekten bu konuda çok ilkeliz...
Ne olur bana bu konuda daha fazla bilgi ver!”
“Cem öyle bir şey istiyorsun ki, bunları sana anlattığım, açıkladığım takdirde, ispatını istesen bu asla mümkün olamaz!.. Çünkü sen şu mevcut yapınla onları asla algılayamazsın!.. Bu sebepten, sana onlardan ne kadar söz edersem edeyim, için tatmin olmaz...”
“Hayır Elf, asla senden ispat istemeyeceğim... Çünkü haddimi biliyorum! Ancak bilmek istiyorum, nasıl bir Galakside, ne tür varlıklar içinde yaşamaktayım...”
“Peki mâdem öyle, sana önce, hemen yakınındakilerden söz edeyim.
Sizin madde boyutunun hemen bir boyut altında, bizim ‘Setrililer’ dediğimiz varlıklar var...
Bunlar hem sizin Dünya’nızda, aranızda yaşıyorlar; hem de Venüs ve Mars’ta yaşıyorlar!.. Keza bir kısmı da Ay’ınızda yerleşmiş durumda... Ama bunlar sürekli Dünya’ya gelip gidebiliyorlar... Ve hatta gıdalarının büyük bir kısmını Dünya’dan temin ediyorlar.
Ancak, Setrililer esas itibarıyla, yedi büyük sınıfta incelenebilir... Bir kısmı vardır, son derece gelişmemiş zekâ seviyesindedirler... Bir kısım da vardır ki, son derece keskin bir zekâya sahiptirler ve kandıramayacakları insan yok gibidir... Meğer ki korunmuşlardan ola!..”
“Hey, bunlar bizleri etkileyebilir mi?..”
“Diledikleri takdirde elbette!..”
“Peki, niye böyle bir şeye ihtiyaç duysunlar ki?..”
“Sizin canınız sıkıldığı zaman bir şeylerle oyalanıp eğlenmez misiniz?”
“Evet..?”
“İşte ‘Setrililer’ de sizlerden ellerine düşürdükleriyle oyalanıp eğlenirler!..”
“Ama biz onlara ne yaptık ki?..”
“Bir şey yapmış olmanız gerekmez ki!”