Asla farkında değilsindir, dışarıda değil kendi kozan olan dünyanda geçtiğini bütün ömrünün!
Her gece, algılamakta olduğun tüm kişi ve nesne enstantanelerinden uzaklaşıp, dünyanın görüntüleriyle yaşadığın hâlde; “dünyanda-kozanda yaşam” deneyimini tattığın hâlde, bunun anlamını ve işaretini hiç düşünmezsin!.. Uyku adını verdiğin kozanda dünyanı yaşama sürecinde, ne yanındaki eşin kalır, ne bitişik odadaki çocuğun, ne de diğer yakınların!
Bedenin vefat edip ölümü tattığında (bedensiz yaşama geçtiğinde de) tüm bedenselliğinin dışsallığındaki enstantane kişilikler ve nesneler geride kalır, sen dünyandaki değerlere göre, o boyutta karşılaştığın olayları değerlendirerek sonsuz yolculuğuna devam edersin.
Koza-dünyan yaşamını fark etmeyip, dışsallığı gerçek sananlara, bu gerçeği geçmişte bilimsel yollarla anlatma imkânı olmadığı içindir ki; “DİN-SİSTEM” iman esasına dayalı olarak, mecaz ve işaretlerle, misallerle anlatılmıştır hakikat ehli olan Rasûller, Nebiler, Velîler tarafından.
Amaç, kişinin şartlanmalarındaki değerlere göre oluşmuş, dışsallığın enstantaneleriyle bezenmiş çerden-çöpten evini arıtarak, orayı sultana yakışır saray hâline dönüştürmektir.
Sultan, Allâh adıyla işaret edilenin, isimlerle işaret edilen özellikleriyle yaşayandır! “Halife”dir!
Kozasını delebilen, kozmik elektromanyetik açılım boyutunun, dalga okyanusunun nimetleriyle yaşar “Veliyy” olarak... Dünyası da cennet olur...
Hadis: “Cennet yaşamında herkese bir dünya verilecektir ki en küçüğü bu dünyanın 10 misli... Ve orada dilediğin senindir, denilecektir”... Yani herkes dünyasının efendisi olacaktır.
Dünyası çöplük ev olarak kalanlar, ya da “homeless”-“evsiz”ler de, beynini değerlendirememenin sonucunu yaşayacaklardır sonsuza dek yanarak!
Esasen beyin konusunda yazılacak daha çok şey var... Bugün yazılanların bir kısmını 1966 yılında yazılmış “TECELLİYÂT” kitabında; bir kısmını 1978 yılında “EVRENSEL SIRLAR”da (basımı 1990) okumuştuk. Günümüz biliminin ulaştığı gelişmeler ise konuya son noktayı koydu, bu yazıda açıkladığımız alanda. Umarım Allâh nasip etmiştir de bu konuda daha ileri düzeyde bilgileri ve konunun çeşitli bağlantı noktalarını; akla takılacak çeşitli soruların cevaplarını yazarım, ömrüm elverirse.
Şu kesin gerçektir ki, evini yenilemeyenler, tüm değerli sandıkları nesnelerinin ve enstantane yakınlarının bir değer ifade etmediği süreçte, büyük hüsran yaşayacaklardır!
Ya aklını kullan ilmi değerlendir; ya da Allâh Rasûlü Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’a teslim ol, dediklerini yaparak evini arındır! Başka yol yok kurtuluşun için.
15 Şubat 2010