“Rabbimle görüştüm” diyen, bu noktaya işaret etmiştir.
“Allâh” ismi bir yönüyle varlığın her noktasında var olana, bir yönüyle de âlemlerden Ğaniyy olana işaret ettiği içindir ki…
“Rabbim Allâh’tır” diyen de Hak söylemiştir (teşbih yönlü).
“Allâh, âlemlerden Ğaniyy’dir” idrakıyla konuşan da Hak konuşmuştur (tenzih yönlü).
“Muhammedî” isen, her ikisi de seyr alanında!
“Ahmedî” isen, daha da ötesi… Ehli anlar ancak bunu da!
Kesinlikle bilin ki…
“DİN” bilgisi bir bütündür!
“DİN” bilgisi, “ALLÂH” adıyla işaret edilenin ilminden nasiplenme işidir.
“DİN” bilgisi denince, Kur’ân, Hadis ve bunların yüzeysel değil, derûnî mânâlarını deşifre etme ve kavrama ve yaşama ilmi olan tasavvuf anlaşılır.
Ezberledikleriyle âlim geçinip, akıllarının ermediği hadisleri yok veya uydurma sayanlar, “Sünnetullâh”ı “OKU”yamadıkları ve Sistem’i fark edemedikleri için idrak edemediğini inkâr eden bir zihniyete sahip kişilerdir! İnkâr, zihnin sigortasıdır! Kişi, idrak etmekte âciz kaldığı noktada inkâr sigortasını attırarak düşünsel sağlığını korumaya çalışır!
Din adamlarından, tanrıbilimcilerden (ilâhiyâtçılardan) “DİN”i öğrenemezsiniz! Onlar ancak konunun, olayın bir yönünün kırıntısını size anlatır. Uzmanlıkla perdelenmişlerdir tümü görmekten!
İlimde rüsuha ermemiş kişilerin, âyet veya hadis ezberleyerek âlim görünmeleri, ancak cahilleri kandırır.
“Nefs-i levvâme” ehli, hayatı yoğun ibadetle, zühd-takva ile geçen kişilerin avamın evliyası olması gibi; ses kayıt cihazıymışcasına âyet veya hadis ezberlemiş, bilgisayar gibi bunları ekranından çıkartan beyinlerin âlim kabullenilmeleri devrinin de sonuna gelinmiştir!
Hicri 1400 yılı başlarında işlevine başlayan zamanımızın “Yenileyici”sinin (belki de hiç tanımadan geçip gideceğiz) ardından, kırk yaşında olarak açığa çıkacağı söylenen “Mehdi Rasûl (tâzimen değil gerçekten)” zamanında, acaba niçin bütün tarikat ve mezhepler geçersiz olacaktır? Hiç derinliğine düşündünüz mü bu konuyu? O değerli Zât, gerçekten “Rasûl” oluşu gereği, “irsâl eden”den aldığı ilham ile mi kararlar verecek; yoksa bir mezhep veya bir tarikat veya bir cemaat anlayışının uygulatıcısı âlim imam mı olacak?
Samimi olarak, “DİN”i, “Allâh” adıyla işaret edileni ve “eşyanın hakikatini” anlamak isteyen kişiler, bu işi ancak bizzat yapacakları derin çalışmalar ile gerçekleştirebilirler.
İman taklit kabul etseydi, teklif maymunlara veya papağanlara yapılırdı!
Bir robot, günümüzde, 24 saat namaz kılıp Kur’ân okuyarak gününü tamamlayabilir! Okuduğunun anlamını anlamadan!.. “OKU”yamayan, okuduğunun anlamını bilmeyen, anlamını bilmediği şeyi düşünmekten de mahrum kalan insan, ne kadarıyla taklitçilikten öte bir varlıktır acaba?
“Tâbi olmak” yani dediklerini kavrayıp yolundan yürüyerek “ALLÂH” adıyla işaret edilene ermek için uymak zorunda olduğunuz tek kişi Allâh Rasûlü ve son Nebisi Muhammed Mustafa (aleyhisselâm)’dır!
Kabir âleminde “Rabbiniz”, “Nebiniz” ve “Bilgi Kaynağınız”dan sorgulanacaksınız!
Bu konularda yeterli bilgisi olmayan tanrıbilimciler (ilâhiyatçılar) veya din adamları asla mazeret vesilesi olmayacaktır sizin için!