Öyle Bir “Tek” ki...
Gelelim “TEK”i çok iyi kavramaya...
Esasen bugüne kadar çeşitli yönleriyle “TEK”lik olayını anlatmaya çalıştık.
“TEK”lik yani Allâh’ın Vahdâniyeti!..
Çokluktan Tek’liğe, bireysel şuurdan mutlak İLME yöneldiğimiz sürece, meselenin içyüzünü anlamamıza imkân yoktur. Sayısız kollar ve teferruat içinde boğulur ve esası kaybederiz.
“TEK”liği anlamanın yegâne yolu; kendimizi, şuurumuzu Tek’lik noktasında bulup, yoğunlaştırıp; o boyuttan, çokluğa bakmak!.. Ancak bu suretle konunun aslını hakikatini anlayabilmek, kavrayabilmek, hissedebilmek mümkün olur!..
“Allâh, sonsuz ve sınırsız TEK’tir.”
Demiştik, daha önceki açıklamalarımızda; ve bunun izahını yapmıştık.
Bu, sonsuz ve sınırsız Tek, bize GÖRE olan “Ezel”de ve “Ebed”de de aynen böyledir!..
Varlığında hiçbir değişim, değişiklik söz konusu değildir!..
İş bu sebepledir ki, bizim olup bittiğini gördüğümüz, düşündüğümüz, tahayyül ettiğimiz, hissettiğimiz her şey, insanların, cinlerin ya da meleklerin varlığını düşündüğü ve tahayyül ettiği veya bilebildiği istisnasız her şey; sadece O’nun ilminde mevcuttur. Esmâsının eseri olarak mevcuttur!..
“İlminde” derken, O’nun -eğer tâbiri câizse bunu anlatmak için söylüyorum- “Hayalinde var ettiği ve düşündüğü şeylerdir.”
Bunların gerçekte, “ALLÂH” varlığı dışında bilfiil varlığı asla ve asla olmamıştır!..
Yüce Zât’ın, var kabul edişi neticesinde, bu varlık âlemi “yok”tan meydana gelmiştir; “yok” olarak vardır ve aslına dönecektir!..
Bunu böylece anlamadığımız sürece, TEK’liğin ne olduğunu kavrayabilmemiz asla mümkün değildir!..
Hangi mânâ ve vasıfla, O Zât’ı vasıflandırırsak, O Zât, zâtı itibarıyla o vasıflandırmadan ötedir; O, tanımlama ile kayıt altına girmekten berîdir!..
Ancak, o tanımlama da yine O’na aittir!..
Burayı çok iyi anlamak lazım...