Tek bir anlayış, tek bir yorum insanlara ezberletilerek DİN öğretilmiş olmaz!
Ne devletin işine gelmektedir GERÇEK İslâm Dini’nin dillendirilmesi; ne de tarikat veya cemaat ehlinin!
Neden acaba?..
Bunu iyi sorgulamak ve düşünmek gerekir kanaatimce.
Hiçbir dinî işlev, para karşılığı yapılmaz! Yapılırsa, ticaret olur adı, Din’e hizmet değil!
DİN, meslek değildir! Meslek olmaz! Mesleği DİN olanın, işi de ticarettir!
Din, para kazanmak veya dünyevî başka çıkarlar için kullanılabilir ama bunun sonucu hüsrandan başka bir şey olmayacaktır!
Kafasında “tanrı” yaratan, kendi anlayışına göre her şeyi mübah görebilir istekleri doğrultusunda... Ancak Hazreti Muhammed’in açıkladığı ALLÂH’ı ve O’nun getirdiklerini anlayanların dünyası bambaşka bir dünyadır!
Dünya GEÇİCİDİR!
Hazreti İsa, kendisini siyaset için kullanmak isteyen Barabbas’ın oyununa gelmedi!
Çünkü O “ALLÂH” ehliydi... Biliyordu ki insanlar için önemli olan, “sonsuz olan ölüm ötesi yaşam”dır!
Bıraktı onları kendi yaratılış şekilleri üzere dünyevî faaliyetlerle kulluklarını yapmaya!
Yaşamlarında, şeriatın ne olduğunu fark etmemiş insanların, devlete şeriat isteme duyguları ne kadar enteresandır!
Bütün bu konularda yanlış anlamanın gerçekte tek bir sebebi vardır:
Kur’ân işaretleri ve uyarıları ile Rasûlullâh uygulamasının bir bütün olarak ele alınmayıp; içinden seçilen tek bir âyet veya hadis doğrultusunda meseleye bakılması! Gizli kurslarda veya evlerde ezberletilen yorumların gerçek orijin DİN sanılması!
Devlet müsaade etse de, herkes görüşünü açıkça televizyonlarda söyleyebilse; toplum gerçekleri anlayıp her şeyi değerlendirebilecek, tele-komik ilâhiyatçıları fark ettiği gibi!.. Ne var ki buna bile izin yoktur! Çünkü düşündüğünü dile getirme özgürlüğü yoktur ülkelerin çoğunda!
Gerçek özgürlük, düşündüğünü özgürce dillendirebilme özgürlüğüdür! Uygar ve gelişmiş toplumlarda yaşanan bir özgürlüktür! Bütün özgürlüklerin de başıdır!
Yol uzun... Ömür kısa... Şiddetli depremler ve çöküntüler, meteorlar yolda! Üçüncü dünya harbi kapıda... Deccal sırada!.. “Yenileyici” kendi işlevini yapmakta ortaya çıkmadan!..
Hakikate eremeden, Allâh’ı bilemeden, Allâh Sistem ve Düzeni’ni kavrayamadan ve buna göre hazırlanamadan dünyadan ayrılmak her an söz konusu!
Dünya’da yaşamaktan amaç, özündeki Allâh’a ait kuvveleri keşfedip onları uygulamaya sokarak sonsuz yolculuğa çıkmaktır! Bunu başaramazsak, diri diri gireceğimiz mezarda başlayacak sonsuz yolculukta hâlimiz perişan olacak!..
Kabirdeki üç soru, “Rabbin”, “Nebin”, “Kitabın” sorularıdır sana; şeriat devleti kurup sopayla insanları hidâyete eriştirip eriştirmediğin değil!
“Eğer Allâh dileseydi elbette insanların hepsini hakikate erdirirdi!..” (13.Ra’d: 31) veya “...Sen onlar üzerine zorlayıcı değilsin” (17.İsra’: 65) âyetlerini iyi düşünmek gerek!..
Konu çok daha geniş, ama sıkmamak için kısa kesmek lazım...
Prensibimizi Rasûlullâh koymuş:
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; sevdirin, nefret ettirmeyin!..”
Allâh kolaylaştıra...
21 Ocak 2006