Mesela, o bölgenin sorumlusu, tuttu diyelim ki, Peron’u etkiledi... Arjantin de bir karar aldı. O kararın neticesinde de birtakım olaylar cereyan etti... Veyahut da diyelim ki; Amerika’da bir an Reagan’ı etkiledi, o bir anlık etkilenmeyle, bir karara vardı, imzayı attı. O bir imza, bir karar zaten bütün olayların temel kaynak noktasıdır.
İşte “DİVAN”ın 20-30 yıl öncesinden aldığı birtakım kararlar, görevli velîler tarafından ilgili birimler harekete geçirilmek suretiyle uygulamaya konur. Olayların o kararlar istikametinde gelişmesi oluşturulur... Ve nihayet şartlar tam olgunlaştığında olaylar patlak verir!..
Biz dışarıdan baktığımızda, sanırız ki bir anda bu olaylar patladı!.. Oysa o olayların kökeni çok yıllar öncesine dayanır... Ve işte bahsettiğimiz “Ricali Gayb” denen zevâtın, Hakk’ın takdirini tahakkuk ettirmesi olayı da böylece gerçekleşir!..
Tabii, bunların dışarıdan anlaşılması mümkün değildir.
Nitekim bir açıklama da vardır bu konuda... Rasûlullâh (aleyhisselâm) şöyle buyurmaktadır:
“Eğer Allâh bir olayı takdir etmişse, o an’da kişinin aklını başından alır, kişi fiili işler; sonra da o kişinin aklını ona iade eder. Bu defa o kişi; ‘tüh... ben ne yaptım da bu kararı aldım, nasıl oldu da bu fiili işledim’ der, pişman olur. Behemahal Allâh’ın takdiri yerine gelir!..”
Şimdi, burada dikkat edin!..
“...Behemahal Allâh’ın takdiri yerine gelir!..”
“Allâh takdir etti...” gibi konularda, olayı, yukarıda ötedeki bir tanrının, buraya müdahalesi şeklinde sakın düşünmeyin!..
Bu işler, bu manevî görevlilerin varlığı ile, Hakk’ın takdirinin ve kudretinin ortaya çıkması olayıdır!..
Ama, dediğim gibi, hiçbirimiz bilemeyiz yarın neler getirir; mümkün değil!..
Ben burada bir olayı, bir sistemi, çalışan mekanizmayı, bir düzeni anlatmak sadedinde izah ediyorum bunları...