Beşinci Yıl
Bundan sonra Mekkeliler epeyce azıtmağa başladılar... İslâm’ın bildirilişinden, Kur’ân nüzûlünden beş seneyi aşkın bir zaman geçmişti... Artık Mekkelilerin eziyetlerine tahammül edemeyen müslümanlara Efendimiz AleyhisSelâm hicret emrini verdi...
− Ey müslümanlar, bari yeryüzüne dağılınız! Yüce Allâh sizi gene toplar bir araya elbet...
Sordular Efendimiz AleyhisSelâm’a:
− Peki, nereye gidelim yâ Rasûlullâh? Efendimiz AleyhisSelâm eliyle gösterdi gidecekleri ciheti:
− İşte oraya! Habeş ülkesine gitmeniz iyi olur! Habeş hükümdarının yanında kimse zulme uğramaz... Orası, doğruluk yurdudur... Allâh, sizi belki orada feraha kavuşturur...
Efendimiz AleyhisSelâm’ın bu emrinden sonra on beş kişilik bir kafile Habeş’e hicret ettiler... Hicret edenler şunlardı:
Hazreti Osman ve hanımı Rukiyye, Hazreti Ebu Huzeyfe ve hanımı Sehle, Hazreti Zübeyr bin Avvam, Hazreti Abdurrahman bin Avf, Hazreti Mus’ab bin Umeyr, Hazreti Osman bin Maz’un, Hazreti Ebu Seleme ve hanımı Ümmü Seleme, Hazreti Amir bin Rabia ve hanımı Leylâ, Hazreti Ebu Sebre ve hanımı Ümmü Gülsüm, Hazreti Süheyl bin Beyza ...
Bu zevât, İslâm Dini’ni kabulleri nedeniyle yapılan zulüm altında ilk defa Efendimiz AleyhisSelâm’ın emriyle hicret edenlerdir...
Bu arada bunların gidişi sırasında da hoş bir durum olmuştur... Bu hicret eden zevâttan bazılarına en ziyade zulüm eden kimseler arasında Ömer bin Hattab da vardı...
Hicret kararı alındıktan sonra bir sabah develer yüklenirken, Amir bazı eksikleri tamamlamıştı ki, o sırada Ömer’in o tarafa doğru geldiği görüldü... Amir’ın hanımı devenin üzerinde idi. Ömer’in gelmekte olduğunu görünce oldukça heyecanlanmıştı... Zira Ömer onlara da çok büyük eziyetler yapmıştı...
Leylâ’nın yanına gelince Ömer sordu:
− Hicret mi var Ümmü Abdullah? Yolculuk nereye böyle?
İçine bir cesaret dolan Leylâ rahatlıkla cevap verdi:
− Evet! Vallâhi, artık bize işkence edilmeyecek insanların bulunduğu Allâh’ın başka bir bölgesine gideceğiz... Sen bize çok zulmettin! Belki, Allâh bize rahat nefes alacağımız bir yer ihsan eder...
Bu sözler her şeye rağmen Ömer’in içine çökmüş, ona bir hüzün vermişti... Leylâ’ya şimdiye kadar hiç görmediği yumuşaklık, hilm ile cevap verdi:
− Allâh yardımcınız, yoldaşınız olsun!..
Ve bundan sonra yürüyüp gitti... Her şeye rağmen bayağı üzgündü Ömer...
Az sonra Amir içerdeki işini bitirmiş ve Leylâ’nın yanına gelmişti... Leylâ olanları anlattı efendisine... Amir ise kesin bir şekilde cevap verdi; Ömer’in bu yumuşaklığından bir şey uman hanımı Leylâ’ya:
− Sen, Hattab’ın eşeğinin müslüman olduğunu görürsen; Ömer’in müslüman olmasını bekle!
İslâm’a ve müslümanlara son derece katı görünmesi, Ömer’den bütün ümitlerin kesilmesine sebep olmuştu...