Hac Bayramı
Yarın ne bayramı?..
Kurban bayramı değil!.. HAC Bayramı!.. Hacc’a gidenlerin bayramı!..
Hacc’a gidenler günahlarından arınıyorlar. Bu arınmanın bayramını yapıyorlar.
Biz de onların bu sevincine, mutluluğuna iştirak ediyor, onlar bayram ettiği için biz de bayram ediyoruz.
Ve de, şükür olarak kurban kesip onların etini de kendimize hiçbir parça ayırmadan olduğu gibi ihtiyaç sahiplerine, yoksullara yetimlere, fakirlere dağıtıyoruz...
Bu, zâhirde kesilen kurban!
Bir de manevî kurban var!
Manevî kurban nedir?
Genelde, klasik anlatımda; “Nefsini kurban etmekten” söz ederler.
“Nefsini kurban et Allâh yolunda!” derler.
Bu söz ile, aslında başka bir şey anlatılmak istenmektedir.
Nedir bu anlatılmak istenen?..
“Kendine ait olarak kabul ettiğin bedenin, istek ve arzu ve zevklerinden arın, bedenini kurban et” fikri anlatılmak istenmektedir...
Bedenini kurban etmekten mânâ, kafayı kesmek değil; bedenin aşırı istek ve hırslarını frenlemek!
Doğal yaşamı için gerekli olanları verip; onun ötesindeki şeylerden bedeni frenlemektir. Yani, tabiatı kontrol altına almaktır.
Bedenin doğasını, tabiatını kontrol altına almak! Bedenini kurban etmek!
Daha önemlisi; Allâh’tan ayrı olarak var kabul ettiğin “ben”liğinin, gerçekte hiçbir zaman var olmadığını idrak etmek suretiyle “benlik” kavramını kurban etmek... Elbette ki bu daha da zoru!
Bu durumda, kurbanın üç derecesi çıktı ortaya!
1. Zâhirdeki kurban.
2. Tabiatın, yani bedenin istek ve arzularını kurban.
3. Allâh’tan ayrı saydığın, ayrı bir varlık olarak düşündüğün “ben” kavramını kurban.
Mâdemki senin varlığın, Allâh’ın varlığından meydana gelmiştir ve varlığın Allâh’a aittir, o hâlde “sen” diye bir şey yoktur!.. Bu durumda yapman gereken şey, bunu anlayıp idrak etmek suretiyle “ben” kavramından kurtulmaktır...
İşte bu üç kurbanı kesebilen sıratı geçmiş, cehennemden kurtulmuş, cennet hayatında vuslata ermiş olur...