İslâm Dini
“İslâm Dini’nin gelmesini” diye başladığım cümle yanlıştır! “İslâm Dini”nin gelmesinden gerçeği ile söz edilemez.
“İslâm Dini”, gelen-giden bir şey değildir!
İslâm Dini’nin bildirilmesinden söz edilebilir! Çünkü, “İslâm Dini”; “Allâh’ın yarattığı sistem ve düzenin” adıdır! “Sistem ve Düzen” gelmez!.. Açıklanır, bildirilir!.. İnsanlar da açıklanan bu sistem ve düzene göre kendi yaşamlarına yön verirler.
Bize bildirilen “İslâm Din’i ve esaslarına göre” demek; “bize bildirilen Allâh sistem ve düzenine göre”, demektir!
Allâh sistem ve düzeninin bildirilmesinden amaç, insanın kendinde olan özellikleri fark ederek, bu genel sistem ve düzen içinde yerini en güzel, en üst düzeye çıkarabilmesini temin etmek demektir!
Ya, “Allâh sistem ve düzenini” hakkıyla anlayıp; kendinize çok üst düzeyde yaşam boyutu oluşturursunuz... Ya da, “Allâh sistem ve düzeni olan İslâm Dini”ni görmemezlikten, anlamamazlıktan gelir, et-kemik beden içinde yiyip, içip, çiftleşerek; ömrünüzü sair mahlûkat gibi tüketir; sonrasında da yeni boyutunuza hazırlıksız bir şekilde geçersiniz! Tıpkı, elindeki sermayeyi abur cubura harcamaktan dolayı, arabasının deposuna benzin dolduramamış bir hâlde yola çıkıp; sonra da benzini bitip yolun ortasında kalıp, kurda kuşa ziyan olan insan gibi! Öyle ise yapmanız gereken şey; sizi ilgilendiren şeydir! Yaptığınız çalışmaların hiç kimseye yönelik olması söz konusu değildir.
Ne benim için, ne bir başkası için, ne de bir yakınınızı sevdiğiniz için bir şey yapmak durumundasınız! Sadece kendi geleceğinizi en güzel şekilde oluşturma amacıyla; birtakım gerçekleri görüp anlayıp, fark edip değerlendireceksiniz; ya da bunu ihmâl edecek, sonunda da pişmanlığı yaşayacaksınız!
Gerçekleri görmenize rağmen; gerçekleri fark etmenize rağmen; gerçekleri duymanıza rağmen, zaman zaman şartlanmalarınız ağır basacak; zaman zaman duygularınız ağır basacak; zaman zaman “etraf ne der” fikri ağır basacak; ve o gerçekleri yaşamaktan geri kalacaksınız!
Bu, kaçınılmazdır!