Eğer bunu birazcık anladıysak, hiç değilse akşamları yatağa girdiğimizde bir durup düşünelim...
Kâinatın, evrenin sonsuzluğu içinde bizim yerimiz ne?Ve fark etmeye çalışalım o sonsuz kâinatı, evreni yaratanın varlığını, kudretini, azametini, kibriyâsını!
Esasen Hz. Muhammed (aleyhisselâm)’dan bu yana gelmiş ve olayın hakikatine vâkıf olmuş her insan, çevresine benim şu anlattıklarımı söylemiştir.
Biz, Allâh’ın, bugün için, bu ilmi izhar ettiği bir musluğuz!
Sizin için önemli olan musluk değil, musluktan akan sudur! Sizler o suyu alıp değerlendirin! Musluklar geçicidir... Bugün bu musluk vardır, yarın bir başka musluk vardır... Musluklar gelip geçicidir, musluğa bağlı kalmayın, nerede bulursanız o suyu değerlendirin.
Çünkü zaten esas olarak daha evvel dediğim gibi “İslâm Dini” adıyla açıklanan sisteme göre, “din adamı” diye bir sınıf yoktur!.. Dolayısıyla da müftü, şeyh, hoca, âlim, vs... gibi kavramlar asılsızdır, insanların indî yakıştırmalarıdır bu tâbirler...
Her fert Allâh’ın bize gönderdiklerini, Rasûlullâh’ın tebliğ ettiklerini, olabildiğince anlayıp dinler ve bu bildiklerini çevresi ile paylaşmak mecburiyetindedir. Ama hiç kimse, Rasûlden sonra, din adına, Allâh adına, Kur’ân adına konuşma yetkisine sahip değildir!
Her birimiz Rasûlullâh’ın getirdiklerini anlayabildiğimiz kadarını anlar; ve bunu çevremizle paylaşırız. Paylaşılan bu ilim, size ait olandır.
Herkesin örnek alması gereken tek kişi Hz. Muhammed Mustafa’dır!
Benim sayısız eksiklerim, hatalarım, kusurlarım vardır veya olabilir; veya bir başkasının eksikleri, kusurları, hataları, yanlışları olabilir... Siz, kişi ile ilgilenmeyin, eğer o kişiden gelen ilim size faydalı görünüyorsa alın, değerlendirin! Aklınız yatmadıysa bir başka yerde ilmi arayın...
Hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir şekilde bir ferde bağlanmayın!
Bağlanmanız gereken yegâne şey, “Kur’ân”dır, Allâh Rasûlü “Muhammed Mustafa”dır!
Size en son tavsiyem bunlardır!
Bugün için Cenâb-ı Hak bizi vesile kılmış, bizim vesilemizle bu ilim size gelmiş. Önemli olan bu ilmin size gelmesidir. Biz, bugün varız, yarın yokuz; ama, siz bu ilmi değerlendirmezseniz, o zaman kendi kendinize zulmetmiş olursunuz, kendi hakkınızı vermemiş olursunuz!
Çünkü ölüm sonrası o ebedî hayatınızı ancak ve ancak şu Dünya’da yaşarken inşa etme şansına sahipsiniz. O boyuta ölümle geçtikten sonra durumunuzu iyileştirmek için HİÇ BİR ŞEY YAPAMAYACAKSINIZ!
Ya bugünden birtakım çalışmaları yaparak ölüm ötesi yaşamınızı cennete döndürürsünüz, cennete gidersiniz ya da birtakım çalışmaları yapmamanın sonucu olarak; bu ihmâlin sonucu, geleceğinizi cehennem etmiş olursunuz.
Kurân’daki hüküm; “Allâh kullarına zulmetmez. Herkes elleri ile yaptığının karşılığını alır...” şeklindedir!
Kendi kendinizi yetiştirip bir yere gelmek zorundasınız! Onun içindir ki elde ettiğiniz ilmin kadrini kıymetini bilin, kendinizi bir yere getirmeye bakın...