İlmin Özü
Sordum:
−İlmin ilmi nedir?..
Dedi ki:
−Yâ Gavs-ı Â’zâm... İlmin ilmi, ilimden cehildir!
“İlmin ilmi” sorusuyla işaret edilen şey nedir acaba?
Efâl mertebesinin ilmi ayrıdır... Esmâ mertebesinin ilmi ayrıdır... Sıfat mertebesinin ilmi başkadır... Zât’ın ilmi başkadır!.. Ledünn ilmi başkadır...
Ledünn ilmi, Zât’ın, Esmâ’sına olan ilimdir...
Taalluku ayânı sâbite’yedir! İkram yollu bir kula verilirse bu ilim -Hızır ve Zâtiyûn- gibi, bir insanın tüm geçmişini ve gelecekte cennet veya cehennemdeki hâlini ve bütün mertebelerde nereye ulaşacağını icmâlen bilir...
Bu ilim, kişide “FETİH” denilen bir hâl sonunda yaşanır hâle gelir... “Feth”in birisi “zulmanî” olmak üzere, yedi basamağı vardır... “Keşif”, basîrete aittir. “Fetih” ise tahakkukla alâkalıdır! İlâhî sıfatlarla tahakkukla, demek istedim...
İlmi bâtın ise, melekût âlemi ile ilgili ilimlerin toplu adıdır!
İlmi zâhir ise yaşadığımız boyutla alâkalı ilimlerin hepsidir.
Burada sorulan ilim, bunların hepsini içine alan Vâhidiyet ilminin ilmidir. Kesrete dönük bir ilim değil! Vâhidiyete, kendini Hakkanî sıfatlar yönünden bilmeye dönük bir ilim de değil... Ya?..
Bütün bunların kaynağı, aslı, orijini olan ilim nedir?..
Hz. Âli Efendimiz’in bahsettiği ilimden söz ediliyor...
“İlim bir nokta idi; onu cahiller çoğalttı” cümlesiyle dikkatlerimizi “Nokta İlmi” de denilen “Zât İlmi”ne, “Ahadiyet İlmi”ne çekmek isteyen Hz. Âli, işte bu husustan bahsediyor...
“…MUHAKKAK Kİ O ZÂLİM (hakikatini hakkıyla yaşamakta yetersiz) VE CAHİLDİR (sınırsız Esmâ’yı bilmede yetersizdir)!” (33.Ahzâb: 72)
Âyeti kerîmesinde dahi, İNSAN-I KÂMİL’in kendisine bahşedilen AHADİYET ilminden ve “NEFS”inin hakkını verme imkânına sahip olamayaşından söz edilir ki, inşâAllâh bunun tafsilini daha sonra çıkarmayı düşündüğümüz kitaplarda yapacağız...
İlmin ilmi, ilimden cehildir!.. Yani bütün ilimlerin ilmi, AHADİYET HÜVİYETİDİR ki, “Zât-ı baht” diye anılır... “Hiçlik” diye bilinen bu nokta, tam bir karanlıktır ki, zulmeti â’zâm diye de bilinir!
“El ilmü noktatün” beyanıyla işaret edilen nokta “HİÇ”lik noktasıdır... Ve cehl-i azîmdir... Zâtında bu nokta olan İnsan-ı Kâmil de bu yüzden “cahil” diye tavsif olunmuştur.